Menier Hastalığı |
Teşhis(Tanı) | Tedavileri | Menier Resimleri | Kulak Hastalıkları |
Bitkisel Çözüm | Tedavi Olanlar | Cevap Alanlar | Diğer Paylaşımlar | Miğren Hastalığı |
Baş Ağrısı Nedir | Vertigo Hastalığı | Kulak Çınlaması | Prostat Hastalığı | Hemoroid Hastalığı |
---------------
Değerli platform katılımcıları
Hepinize geçmiş olsun
Öncelikle tanı alanında
Meniere ile ilgili bazı meslektaşlarımızın uyguladığı yanlış stratejilerden biri de çeşitli gereksiz ve anlamsız gıdasal kısıtlamalardır.Örneğin kahve(cafein), son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda cafein’in Meniere hastalığında iyileştirme etkisinin olduğu bile gösterilmiştir. Bu nedenle kahve ve/veya çay kısıtlaması anlamsızdır. Tuza gelince.yine bazı arkadaşlar
Meniere hastalığı temelde ilaç ile iyileştirilir,ancak bazen ilaç yetersiz kalır ve bu durumda ameliyat seçeneği ortaya çıkar. Meniere hastalığında cerrahi bir kaç yöntemle yapılır. Hastanın yaşı,işitme durumu,diğer kulağın işitme durumu, başka sağlık problemlerinin varlığı cerrahi yöntemi belirler.
Meniere hastalığının tedavisi yoktur!Meniere hastalığının cerrahisi yoktur!!kefene kadar gider! gibi bilimsel değer taşımayan bu sözler tamamen yanlıştır. Önemli olan KESİN tanı koymaktır, ve tedavi buna göre yönlendirilir.Saygılarımla
Dr.Nebil Göksu

vertigo atakları (dairesel ya da savrulma şeklinde bir hareket), işitme kaybı
(hastalığın ileriki dönemlerinde giderek işitmenin azalır), kulakta çoğu zaman
sabit bir ses şeklinde duyulan çınlama oluşur. Ataklar süresi değişmekle
beraber yarım ile bir saat devam eder. O dönemde hastada bir panik hali,
soğuk terleme, çarpıntı, bulantı ve kusma, yattığı yerden kalkamama, başını
sabit hale getirme ihtiyacı belirir. Herhangi bir hareket yokken hastanın çevrenin döndüğü ile ilgili duyumu oluşur. Hasta uykudan baş dönmesi ile kalktığını ifade edebilir. Çınlamanın şiddetindeki artma atağın ilk belirtisi olabilir.Erken dönemde gelip geçicidir. Ancak ileri dönemde kalıcıdır. Hastaların büyük kısmı gürültüye karşı toleransını kaybetmiş haldedirler.
- Şiddetli baş dönmesi ve beraberinde bulantı ve kusma
- Kulak çınlaması.
- Soğuk ve bozuk işitme.
- işitme kaybı.
Meniere hastalığı olan hastaların kulak muayenesi normal görülür. Eğer hasta baş dönmesi olmayan bir dönemde muayene ediliyorsa hiç bir bulgu saptanmayabilir. Baş dönmesi atakları sırasında ise hastada görülebilecek en önemli bulgu nistagmus adı verilen istemsiz göz hareketleridir. Ayrıca baş dönmesinin getirdiği ayakta durma ve yürüme zorluğu, bulantı-kusma saptanabilir.
test "ecog" (elektrokokleografi) ise iç kulak sıvındaki basıncı gösterebilir. Büyük bir oranda kişinin ileride bir meniere hastası olup olamayacağı ile ilgili tahmin yapmamızı sağlar. En değerli test "eng" (elektronistagmografi) ise denge fonksiyonlarını araştırır. Karanlık bir odada ya da bir video-maske ile yapılan bir test olup, kulakların hem pozisyonel olarak hem de hava ya da sıvı ile uyarılıp gözde oluşan istemsiz hareketleri kaydetme (vestibülo-oküler refleks) prensibine dayanır. Bu test sayesinde, hastalığın değişik evrelerinde iç kulağın denge rezervleri konusunda bilgi ediniriz. Bu testler haricinde teşhis yollarında kullandığımız ancak spesifik çalışan dünyada belli merkezlerde olan teknik olanaklardan da yararlanabiliriz.
Menier hastalığı, dönem dönem ataklarla ortaya çıkar. Bu dönemler arasında herhangi bir belirti görülmez; hastalık dönemlerinin arası birkaç saat, birkaç ay ve hatta birkaç yıl olabilir. Hastalığın ortaya çıktığı dönemler de birkaç saat, bir gün ya da daha uzun sürebilir.
Hastalık belirtileri hafif ya da ciddi olabilir. Genellikle değişen düzeylerde baş dönmesi (çoğu kez bulantı ve kusmaya neden olacak kadar şiddetlidir), kulak çınlaması ve özellikle düşük frekanslarda işitme azalması ya da kaybı görülebilir. Hastalık dönemlerindeki şikayetler giderek daha ağırlaşır.
Bu belirtilerin herhangi biri ortaya çıkarsa, gecikmeden doktorunuza başvurun. Doktorunuz çeşitli ses frekanslarında ne kadar işittiğinizi ölçmek için bir test yapacaktır. Bu test yetersiz kalırsa, teşhis koymak için başka testler de gerekebilir.
Bu tür bir testte (elektronistagmografi) kulağa sıcak ve soğuk su verilir. Bu işlem yapıldığında gözlerinizde çeşitli hareketlerin olduğunu fark edersiniz. Gözlerdeki bu hareketler değerlendirilir. Bu test farklı sıcaklıklardaki sularla tekrarlanır; her kulağın verdiği yanıt kaydedilir ve diğer kulakla ve normal yanıtlarla karşılaştırılarak iç kulağın denge işlevinin normal olup olmadığı belirlenir.
Bazı kimselerde bu arada sırada gelen krizlerdir ve esasında sadece zorluk yaratan bir durumdur. Fakat daha az sayıda da olsa bazılarında tamamen sağırlık, sık gelen ve güçsüz bırakan baş dönmesi ve bulantı yapar.
İşitme testi olan Odiometrik muayene, etkilenen kulaktaki işitme kaybını gösterir. Etkilenen kulakta konuşma ayırt etme yeteneği (hastanın “git “ ve “bit “ gibi benzer kelimeler arasında ayırım yapamaması.) etkilenmiş olabilir.Denge fonksiyonunu değerlendirmek için ENG (elektronistagmografi) uygulanabilir. Bu karanlık bir odada yapılır. Kayıt elektrotları göze yakın yerleştirilir. Elektrodlardan çıkan kablolar kalp monitörüne benzeyen bir makineye bağlanır. Sıcak ve soğuk su, yada hava yavaşça her iki kulak kanalına uygulanır. Göz ve kulak, sinir sistemi sayesinde birlikte çalıştıkları için denge sistemi ölçümünde göz hareketlerinin ölçümü kullanılır. Hastaların yaklaşık %50 sinde etkilenen kulakta denge fonksiyonu azalmıştır.Denge sistemini değerlendirmek için rotasyon testi veya denge düzlemi gibi diğer denge testleri de uygulanabilir.
Uygulanabilecek diğer testler:Elektrokokleografi(EcoG) bazı Meniere hastalarında iç kulaktaki artmış sıvı basıncını gösterebilir. İşitsel beyin kökü cevabı(ABR)işitme siniri ve beyin yollarının bilgisayarlı testidir.
BT (bilgisayarlı tomografi ) ve MRI (manyetik rezonans görüntülemesi) işitme ve denge siniri üzerinde meydana gelen tümörü belirlemek için gerekebilir. Bu tümörler nadirdir ancak Meniere’e benzer semptomlara sebep olurlar.
Meniere hastalığının tedavisi 3 bölümde incelenir.
-Baş dönmesinin önlenmesi:
-İlaç tedavisi:
Meniere hastalığı ilaç tedavisi ve belli yaşam tarzı değişiklikleri ile yaşamın sonuna kadar %90 kontrol altında tutulur. Hastalar, fiziksel ya da emosyonel stresi en az bir yaşam tarzının yanında düşük tuz diyeti ile beslenmelidirler. Hayvansal yağ içeriği az olan besinleri tüketmek, kafein, alkol ve sigara türü iç kulakta sıvı basıncını arttırdığı düşünülen içeceklerden uzak durmak gerekir. İlaç tedavisi olarak anti-vertijinöz ilaçlar, diüretikler, benzodiazepin türü ilaçlar kullanılmaktadır. Bulantı ve kusma olduğunda bunlara ait ilaçların alınması yeterli olabilir. Hastalığın cerrahi tedaviye ihtiyaç gösteren kısmı sadace %5-9 luk hasta grubunda olup, çeşitli tedavi protokoleri mevcuttur.
Meniere hastası olan kişilerin bir kısmı, atak gelmeden önce kafa basıncının artışından, çınlamanın şiddetinden, işitmedeki dalgalanmalardan krizin geleceğini hissedebilir. Ve nispeten kontrollü bir atak geçirir. Ancak geri kalan hasta grubunda vertigo (baş dönmesi) atağı ani geldiğinden, bu tür hastaların özellikle taşıt kullanmaları sakıncalıdır. Aksi taktirde kişi hem kendi, hem de diğerleri için tehlikeli ve hasar verici olabilir.
Doktorunuzun baş dönmesini ve arkasından gelen bulantı ve kusmayı durdurmak için ilaç vermesi olasıdır. Diğer bir tedavi yolu da idrar sökücü ilaç alıp vücuttaki sıvı miktarını azaltmak olabilir. Kafein, alkol ve nikotini kesmek de yararlı olabilir. Şiddetli bir krizin sebep olabileceği gerginliği gidermek için sakinleştirici ilaçlar da verilebilir. ilaç tedavisinin uzun süren tedavilerde ne zaman yararlı olduğunu söylemek zordur. Çünkü Menier Sendromu hafifleyip kendi kendine ortadan kaybolabilir.
yaratan krizleni durdurabilmek için daha zayıf olan kulağa yapılır. Kulağa toksin (zararlı, zehirli madde) etkisi yapan antibiyotik stneptomisin dikkatle kontrollü miktarlarda verilebilir. Bu uygulamada iç kulağın denge sağlayan kısmı yok edilirken, işitme görevi yapan kısmı (bölümü) korunmak istenmektedir.
Az tuzlu diyet ve bir diüretik (suyu vücuttan atılımını sağlayan ilaç ) Meniere hastalarında atak sıklığını azaltabilir. Diüretikten tam verim alabilmek için tuzu kısıtlamanız ve ilacınızı belirtildiği şekilde düzenli almanız çok önemlidir.
Kafein, sigara ve alkolden uzak durun! Düzenli uyuyun ve iyi beslenin. Fiziksel olarak aktif olun ama gereksiz yorgunluklardan kaçının. Meniere hastalığında stres, baş dönmesi ve kulak çınlamasına sebep olabilir. Stres den uzak durun.
Eğer uyarmaksızın baş dönmeniz olursa, araç kullanmayın çünkü araç kontrolündeki başarısızlığınız, siz ve diğerleri için tehlikeli olabilir. Güvenlik için yüzmeden, merdivenlerden, yapı iskelelerinden vazgeçmeniz gerekebilir.
Eğer baş dönmesi atakları konservatif çözümlerle kontrol edilemiyorsa ve ataklar günlük işleri kısıtlıyorsa aşağıdaki cerrahi işlemlerden biri tavsiye edilebilir:
Diğer ameliyatlar ve tedaviler de bazı durumlarda tavsiye edilebilir. Cerrahi tedavi gerekli görülüyorsa, cerrahınızla riskleri ve kazanacaklarınızı tartışmalısınız. Her ne kadar Meniere hastalığının tedavisi yoksa da hemen hemen her vakada baş dönmesi kontrol altına alınabilir. Alternatif Tedavi: Uzmanlar; akupunktur, akupressur, Tai Chi gibi yöntemler ve Ginkgo Biloba, Niasin, zencefil kökü içeren bitkisel takviyeler gibi alternatif tedaviler üzerinde çalışsalar da, bu yöntemlerin hastalığa iyi geldiğini kanıtlanamamıştır. Bu tür tedavileri denediyseniz, doktorunuzu konu hakkında bilgilendiriniz, aksi halde doktorunuz tarafından uygulanacak tedavilerin etkinliği azabilir.
Araştırmacılar, 10 Meniere hastasından 6'sının kendi kendine iyileşebileceğini ya da baş dönmelerini; diyet, ilaç ve cihazlarla kontrol altında tutabildiğini belirtiyor. Buna rağmen küçük bir grup, sadece cerrahi müdahaleyle iyileşebilme şansına sahip olabiliyor.
Diğer tedavilerin başarılı olmadığı ve şiddetli baş dönmesinin bulunduğu, günlük yaşam kalitesini ciddi şekilde bozulduğu durumlarda ameliyatlar yapılabilir.
Cerrahi tedavide, var olan işitmeyi korumak önemlidir. Ne tip bir ameliyat yapılacağına işitme kaybının seviyesi de dikkate alınarak karar verilir. Operasyondan sonra baş dönmesinde sıklıkla düzelme sağlanır ancak işitme, biraz daha iyi olabileceği gibi aynı kalabilir veya nadiren daha kötü olabilir. Çınlama ve uğultuda da fazla düzelme olmaz ama en azından kötü gidişin önüne geçilebilir.
Endolenfatik sak ameliyatları: İç kulaktaki belli bir bölgenin açılması ile basıncın düşürülmesi operasyonudur. Riskleri az olan ameliyatlardır. İşitmeyi bozmaz, ancak baş dönmesi atakları yaklaşık olarak hastaların yarısında kontrol altına alınabilir.
Denge sinirinin kesilmesi ameliyatları: Daha büyük ve riskli ameliyatlardır. Vestibüer Nörektomi denilen iç kulaktan ya da beyin kenarından girilerek, denge siniri iç kulağı terk ettiği yerde kesilebilir. Bu operasyonda baş dönmesi atakları büyük ölçüde giderilir.
İç kulağın tahrip edilmesi ameliyatları: Bu operasyon kişide zaten hastalıktan dolayı işitme tama yakın azalmışsa ve diğer kulak işitmesi iyiyse yapılır. İşitme tümüyle kaybedilir ancak baş dönmesi ataklarının kontrolünde başarı oranı yüksektir.
Menier Hastalığına İyi Gelen Bitkisel Tedaviler
8-Bir diş sarmısak ezilir tülbentte sıkılır elde edilen sudan 2-3 damla ağrıyan kulağa damlatılır.
Daha çok genç bayanlarda görülür. İç kulak tansiyonu artmıştır. Hastalığın bilinen tansiyon hastalığı ile ilişkisi yoktur. Şikayetler nöbetler halinde gelir ve birkaç dakika-saatler, bazen günler sürer. Nöbetlerin ne sıklıkta geleceği ve ne kadar ara vereceği belli olmaz. Yıllarca ara verebilir. Her nöbet aynı şiddette olmaz. Hastalık zamanla kendiliğinden düzelebileceği gibi, şiddetli başdönmeleri dayanılmaz bir hal alabilir. Önceleri nöbet bitince düzelen işitme kaybı zamanla kalıcı hale gelir. Bazı hastalar görme kaybı ve bayılma tarif edebilirler, ancak hastalık gerçekte bu şikayetlere neden olmaz ve başka hastalıklarla karıştırmamak bakımından hastanın iyi sorgulanması gerekir. Hastalık başağrısı yapmaz. Bulantı ve şiddetli kusma yoksa halsizlik yapmaz.
İşitme testinde hastanın kaba sesleri işitmede duyarlılığının azaldığını görürüz. Kulağın denge kısmına yönelik olarak yapılan vestibüler testler normaldir. Vestibüler testler kulağa sıcak ve soğuk su verilerek içi kulağın uyarılması esasına dayanır. Uyarılan kulak normaldir.

Doğrudan hastalığa yönelik spesifik kesin bir tedavisi yoktur. Hastalara tuz ve yağ kısıtlaması yapılır. Fazla tuz vücutta su tutar. Suyun fazlası damar dışı dokulara, bu arada iç kulağa da geçer. Iç kulaktaki fazla su iç kulak tansiyonu yapar. Başlangıç tedavisinde sofra tuzunu kaldırmak yeterlidir. Yemekler normal tuzlu hazırlanabilir. Çay, kahve ve çikolata nöbetlerin ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Kan akımını rahatlatıcı ilaçlar ve idrar söktürücü faydalı olabilir. Dayanılmaz başdönmesi olan hastalarda iç kulağın medikal ve cerrahi metotlarla tahrip edilmesi gerekebilir.
Bu hastalar ilginç bir şekilde psikolojik olarak hassas insanlardır. Bu hastalık hassas insanları mı bulur, yoksa hassas insanlarda bu hastalığa karşı bir tahammülsüzlük mü vardır bilinmez. Benim şahsı kanaatim ikinci hipotezdir. Bu hastalığın toplumda sanıldığından daha sık olduğunu, fakat bazılarının doktora gidecek kadar ciddiye aldığını düşünüyorum. Tabii ki kastettiğim hasta grubu şikayet derecesi düşük olanlar. Hastalık şiddetli seyrettiği zaman hasta ölüyorum zanneder. Halbuki hastalık hayatı tehdit edici değildir. Ancak hayatı tehdit eden hastalıklarla karışabilir.
Bu hastalık multipl skleroz, beyin damarlarında tıkanma, yüksek tansiyona bağlı beyinde geçici beslenmesi bozukluğu gibi hastalıklarla karışabilir. Başdönmesi ve kulak çınlaması yapan diğer kulak hastalıkları için WEB arama ypabilirsiniz.
Ayrıca prostat ve Hemeroid hastalıkları için başlık altındaki linklerden faydalanabilirsiniz.