Hemoroid Hastalığı |
Muayene ve Teşhis | Nasıl Oluşur | Kabızlık | Tedavileri | Cerrahi Tedavi | Konservatif Tedavi | CerrahiDışı Tedavi | Laserötesi Tedavi | Tekrarlarmı? | Bende Varmıdır |
Gebelikte basur | Tedavi Olanların | Cevap Alan | Bitkisel Çözüm | Hemoroid Resimleri |
Menier Hastalığı | Baş Ağrısı Nedir | Kulak Hastalıkları | Miğren Hastalığı | Vertigo Hastalığı | Prostat Hastalığı |
Sebebi tam olarak bilinmese de kadınlarda, özellikle de orta ve ileri yaşlarda daha sık görülür. Neden olarak da hamilelik döneminde belirginleşen progesteron hormonu ile hamilelik ve doğum (vajinal) süreçlarinin tetiklediği pelvik taban hasarı üşünülmektedir. Bu arada Histerektomi (Rahim alınması) ameliyatı ile bayanlarda çok daha ön plana çıkan hijyen saplantısını da gözardı etmemek gerekir.
İşte hamilelikte ve hamilelik sonrası ile rahim ameliyatı sonrası bayanlarda belirginleşen kabızlık ve makat sorunlarının altında yatan gizli gerçek...
Dışkılama Güçlüğünde, makat ağzına geldiği (bazen geç de olsa) hissedilir ama dışkıyı çıkarmakta güçlük yaşanır. Ya da tekrarlanan girişimlere rağmen tatmin edici düzeyde dışkı boşaltımı ve rahatlama elde edilemez. Dışkılama Bozukluğu Defecatory Disorders), Dışkı çıkış güçlüğü tipi kabızlık, Tıkayıcı Dışkılama, Zor (Zorlanarak) Dışkılama, Obstruktif Defekasyon, Anorektal/Pelvik Outlet Obstrüksiyon gibi farklı adlarla da anılır.
Tatmin edici düzeyde ve rahat bir dışkılama işlevi için, öncelikle normal sınırlarda sıkışma hissi (rektal duyum) gerekir. Müteakiben de dışkı çıkışını hem sağlayacak düzeyde itici güce hem de kolaylaştıracak düzeyde gevşemeye ihtiyaç vardır. Ancak yıllar içerisinde, genellikle çocukluktan veya sonradan kazanılan kullanıcı hatalarının etkisiyle, bu işlevselliğin gerçekleştiği tüm yapı ve reflekslerde, çeşitli hasarlar (hastalıklar) oluşur ve dışkılama bozulur. Ortaya çıkan bu hasarların (hastalıkların) türü ve şiddetine paralel olarak da Dışkılama Güçlüğü adı altında kronik kabızlık problemleri yaşanmaya başlar.
Dışkılama işlevinde bozulmaya yol açan Yetişkin tip Hirchsprung Hastalığı, Multipl Sclerozis, Omurilik hasarı ile Pelvik bölge ve rektum tümörleri gibi nedenler ekarte edildikten sonra, dışkılama güçlüğüne yol açan hasarlar (hastalıklar); işlevsel (fonksiyonel) ve yapısal (mekanik) dışkılama bozuklukları olmak üzere iki ana başlıkta değerlendirilir.
Hatta bu nedenle dışkılama güçlüğü; yıllar geçtikçe idare edilebilir halden çıkıp dayanılmaz hale gelir ve Obstrüktif Defekasyon Sendromu olarak da adlandırılır.
• ► Hastaların tuvalete gitme sıklıkları değişkendir. Günlük tuvalet sayıları birden fazla olanlar kadar haftada bir iki defa tuvalete gidenler de bulunur.
• ► Sıklıkla her yerde çok rahat tuvalete gidemediklerini, bildikleri ve kendilerini rahat hissettikleri tuvaletleri tercih ettiklerini,
• ► Daha çok sesli gaz çıkarabildikleri, çoğunlukla hem yürüyüp hem gaz çıkaramadıkları, hatta sadece tuvalette yellenebildiklerini,
• ► Tuvalette, dışkı çıkışını kolaylaştırmak için özel pozisyon aldıklarını,
• ► Bazıları Alaturka tuvalette daha rahat ettiği, alaturka yoksa klozette yapamadığı bazıları ise tam tersi olduğu,
• ► Yaşadıkları makat sorunları nedeniyle Hemoroid, Anal Fissür ve Anal Apse-Fistül gibi hastalık tanıları aldıklarını, hatta bu süreçte geçirilmiş tedavi (ameliyat) veya nükslerin olduğu ifade edilir.
♦► Dışkının, yumuşak bile olsa karnını sıktıkça (gereksiz ıkınma ve zorlanmalarla) ve azar azar çıktığını,
♦► Tam boşalamama ve daha bitmemiş hissi nedeniyle tuvalette uzun kaldığını,
♦► Günlük dışkılama sıklığının arttığını hatta birkaç saat arayla peşpeşe tuvalete gittiğini,
♦► Dışkının tıkaç misali, ilk kısmının daha kıvamlı ve sert, peşinin ise normal olduğunu,
♦► Dışkılama sürecinin ağrılı veya ağrısız olabildiğini,
♦► Dışkılama sonrası ayağa kalkmakla makat bölgesinde dolgunluk ve ağrı oluştuğunu,
♦► Dışkılama sürecinde makatta kanama, şişlik veya sümüksü akıntı olabildiğini,
♦► Uygun taharet temizliğine rağmen makatta kaşıntı ile iç çamaşırda kirlenme olabildiğini,
♦► Rahat dışkılama için çeşitli bitkisel ürünler, çaylar ve ilaçlar kullanmak zorunda kaldığını,
♦► Dışkıyı ancak makat kenarlarından bastırarak veya makat içinden parmakla çıkarabildiğini belirtir.
Ancak yaşadığı tüm bu olası sıkıntılara rağmen...
düzenli olarak hergün tuvalete çıkabildiğini, dışkısı da "Normal(?)" olduğu için ısrarla ıkınmadığını belirtip KABIZ olmadığını düşünen hastalar da bulunur.
Dışkılama güçlüğü yaşayan hastalar; dışkılama sıklığı ve dışkıya ilaveten dışkılamanın nasıl gerçekleştiği konusunda da detaylı sorgulanır. Sorgulama ve muayene ulgularından yola çıkarak daha objektif veriler elde etmek için Defekografi, Anorektal Manometri ve 3D EndoAnal Ultrasonografi (360°) gibi ileri fizyolojik tetkiklerden faydalanılır.
Hemoroid ve Anal Fissür saptanan hastaların, öncelikle dışkılama güçlüğü yönünden ele alınması, hatta Defekografi, Anorektal Manometri, 3D Endoanal Ultrason gibi tetkiklerle de araştırılması gerekir. Ancak bu şekilde yetersiz tedavilerin veya tekrarlamaların önüne geçilebilir. Ancak bu yöntem klasik ameliyatlardaki gibi hemoroid memelerindeki fazlalığı doğrudan traşlamaya yönelik değildir. Mukozadan enlemesine yapılan kesip çıkarma işlemiyle alttaki (çıkıştaki) hemoroid memelerindeki fazlalığın yukarıya (içeriye) doğru esnetilerek küçülmesi sağlanır. Ayrıca makat içinde oluşan enlemesi dairesel yara hattıyla da tespit işlemi gerçekleşir. Bu dolaylı etkiler nedeniyle hemoroidektomi yerine hemoroidopeksi adı verilmiştir.
Özellikle 2000’li yıllardan itibaren tüm dünyada klasik cerrahi tedavilere alternatif olarak sunulmuş ve çok fazla da kabul görmüştür. Dikkat edildiği gibi Longo sürecinde makat dışına hiç dokunulmaz. Bu sayede klasik ameliyatla kıyaslandığında belirgin olarak daha az AĞRI oluşur.
Diğer taraftan, hem tedavi eden(cerrah) hem de tedavi edilen(hasta) sayısı yıllar içersinde arttıkça; madalyonun diğer tarafının hiç de o kadar iç açıcı olmadığı gerçeği ortaya çıkmıştır. 2007 yılında açıklanan 10 yıllık tedavi sonuçları sonrası kullanım oranları hızla düşmektedir.
Ameliyat süresi, hastanede kalış süresi, ağrı, anal akıntı, hasta memnuniyeti açısından Longo; klasik yönteme göre erken dönemde avantajlı bulunmuştur. Fakat tekrarlama ve yeniden hastaneye başvurma/yatma oranları uzun dönemde Longo sonrası daha sık görülmüştür. Hatta Longo yönteminde, mukoza ve submukoza yerine bazen kas tabakasının da daha derin ve tam olarak kesilmesiyle, nadir de olsa çok ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır.
Kısaca ameliyatın hemen sonrasını içeren dönemlerde belirgin bir konfor sağlamasına rağmen uzun dönem sonuçları itibari ile klasik cerrahiye üstünlüğü yoktur.
2001 yıllarında Longo yöntemi uygulamaya başlayıp 2006 yılı başında bırakmıştım. AnalCerrahi tecrübelerim ışığında verdiğim bu karar; sırasıyla 2007 ve 2012 yıllarında açıklanan uzun dönem çalışma sonuçlarıyla doğrulanmıştır. Bu arada Longo’nun adı değişti STARR oldu ve hemoroidden ziyade rektosel hastalığının tedavisinde kullanılır oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder