Kulak Hastalıkları |
Kulak Hastalıkları Video | Menier Hastalığı | Baş Ağrısı Nedir | Vertigo Hastalığı | Miğren Hastalığı | Hemoroid Hastalığı | Prostat Hastalığı | Kulak Resimleri |
Kulak enfeksiyonları, çocuklarda en sık görülen rahatsızlıklardandır. Çok sayıda kulak enfeksiyonu çeşidi varken en sık görüleni orta kulağın inflamasyonu ve enfeksiyonu anlamına gelen Otitis Media adı verilen tipidir.
Orta kulak iltihabı, orta kulağın enflamasyonu/enfeksiyonudur. Bu iltihap genellikle soğuk algınlığı, boğaz ağrısı ve diğer solunum yolu problemlerine neden olan enfeksiyonlarla baş gösterir. Enfeksiyon; virüs ya da bakteri kaynaklı, akut ya da kronik olabilir.
Bakteri ve virüsler orta kulak iltihabına neden olabilir. Pnömokok, haemophilus influenza, Pseudomonas ve Moraxella gibi bakteriler akut orta kulak iltihabı vakalarının yaklaşık % 85'inden sorumludur. Virüsler kalan % 15'i oluşturmaktadır.
Orta kulak iltihabı çocuklarda çok sık görülen bir enfeksiyondur. Çocuklarda östaki tüpleri yetişkinlere göre daha kısa ve yatay olduğundan dolayı mikropların orta kulağa ilerlemesi daha kolay olur. Orta kulak iltihabının çocuklarda daha sık görülmesinin bir başka nedeni de geniz eti adı verilen boğazın üst arka bölgesinde yer alan ve enfeksiyonlarla savaşan lenfositleri üreten lenf bezinin erişkinlerden daha büyük olmasıdır. Büyüyen geniz eti östaki borusunun açılmasını önleyebilir. Büyüklerde genellikle orta kulak iltihabı görülmez. Eğer bir yetişkinde bu tür iltihap varsa, başka nedenler aranır.
Çocukların biberonla beslenmesi, orta kulak iltihabı geliştirme riskini arttırır. Bebek, eğer yatar pozisyonda biberondan süt içiyorsa süt, kulağa kaçarak enfeksiyon yaratabilir. Emzirme pozisyonu, biberonla beslenme pozisyonundan daha uygundur.
Bebeğe biberonu vermek ve sırt üstü yatıp, sütü içmesine izin vermek yerine, onu emzirir pozisyonda besleyerek ve yatağa biberonla girmesine izin vermeyerek orta kulak iltihabı önlenebilir. Biberonla beslenirken uyuyan kalan çocukta orta kulak iltihabının yanında dişlerde çürükler de meydana gelir.
Orta kulak iltihabı bulaşıcı değildir. Orta kulak iltihabı olan bir çocuk uçakla seyahat edebilir fakat eğer östaki borusu iyi çalışmıyorsa, basınç kulakta ağrıya neden olabilir. Bu nedenle iltihap geçene kadar uçma, yüzme gibi aktivitelerin yapılmaması tavsiye edilir.
Kulak; Dış, Orta ve İç kulak olmak üzere 3 kısma ayrılarak incelenir.Dış kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak zarı dış ve orta kulağı birbirinden ayırır. Yani orta kulak, kulak zarının daha iç tarafında bulunur ve bir boşluktan oluşur. Bu boşluğun içinde örs, çekiç ve üzengi adı verilen kemikçikler bulunur. Bu kemikçikler dış kulaktan gelen sesi iç kulağa aktarma görevi görür. Orta kulak bir kanal aracılığıyla (östaki borusu) geniz boşluğuna bağlanır. Bu kanal orta kulağın basıncını ayarlar.
Orta kulak iltihabı genellikle bakterilere bağlı olarak gelişir. Bu iltihap yeni oluşmuşsa akut orta kulak iltihabı, uzun süreden beri var ve kendini kulak zarında bir delik ile gösteriyorsa kronik orta kulak iltihabı denir. Ancak bazen östaki borusunun tıkanmasına bağlı olarak ( allerji veya geniz etine bağlı) orta kulak iltihabı gelişebilir ve buna seröz orta kulak iltihabı denir.
Orta kulakta bakterilerin yerleşip hastalık yapacak kadar çoğalmasıyla orta kulak iltihabı oluşur. Orta kulağa mikroplar genellikle östaki borusu aracılığı ile geniz ve boğazdan gelir. Östaki borusunun çocuklarda daha düz ve kısa olmasından dolayı orta kulak iltihabı çocuklarda daha sık görülür. Kulak zarı sağlam olduğu sürece dış kulaktan orta kulağa iltihap yapacak bakteri giremez. Bazen orta kulakta bakterilere bağlı olmayan iltihap gelişebilir. Bu durum genellikle östaki borusunun allerji veya geniz eti gibi nedenlerle tıkanıp orta kulakta basınç problemleri oluşmasına ve yapışkan sıvı toplanmasına bağlıdır. Seröz orta kulak iltihabı denilen bu durum bakterilere bağlı orta ulak iltihabından farklı belirtiler verir ve tedaviside farklıdır. Bakterilere bağlı iltihap genellikle ilaç tedavisiyle düzelirken seröz orta kulak iltihabı bazen kulak zarını çizmek ya da tüp takmak şeklinde bir ameliyat gerektirir.
Orta kulak iltihabının en sık görülen belirtisi ağrıdır. Özellikle çocuklar ağrıyı daha fazla hissederler. Bunun dışında işitme azlığı, ateş, bebeklerde huzursuzluk, dolgunluk gibi şikayetler görülür. Eğer iltihap kulak zarını delerse kanlı ya da iltihaplı akıntı oluşur. Seröz orta kulak iltihabında ise ağrı olmaksızın işitme azlığı görülür. Kronik orta kulak iltihabında ise işitme azlığı, aralıklı veye sürekli akıntı veya kötü koku şeklinde belirtiler olur.
Muayene bulguları orta kulak iltihabının türüne göre değişir. Bakterilere bağlı iltihapta kulak zarı oldukça kızarık, bombeleşmiş görülür. Seröz otitis media'da kulak zarındaki en önemli bulgu zarın içe doğru çökmesidir. Kızarıklık yine görülebilir. Kronik iltihaplarda ise kulak zarında delik ve varsa akıntı görülür.
Yeni oluşan bir orta kulak iltihabında teşhis muayene ile konduğu için genellikle tetkik gerekmez. Fakat seröz ve kronik orta kulak iltihaplarında işitme testleri gereklidir. Bu hem işitme kaybının derecesini belirlemeye hemde tedavi sonuçlarını değerlendirmeye yarar. Seröz iltihaplarda, orta kulak basıncını belirlemek için timpanometri denilen bir tetkikte yapılır. Kronik orta kulak iltihaplarında, özellikle tedavi için ameliyat düşünülüyorsa normal filmler ya da bilgisayarlı tomografi çektirmek gerekebilir.
Akut orta kulak iltihabı genellikle antibiyotikler ve ağrı kesici ilaçlarla uygun şekilde tedavi edilir. Nadiren antibiyotiklere cevap alınamadığı durumlarda kulak zarını çizmek gerekebilir. Seröz otitis media'da da yine önce ilaç tedavisi uygulanır. Özellikle allerjiye bağlı seröz orta kulak iltihapları ilaç tedavisine iyi yanıt verir. Ancak birçok kez kulak zarını çizmek veya tüp takmak şeklinde cerrahi müdahele gerekir. Kronik orta kulak iltihaplarında nadiren ilaç tedavisi yeterli tedavisi sağlar. Kronik orta kulak iltihaplarının tedavisi genellikle ameliyattır.
Tekrarlayan orta kulak iltihabı demek için, hastanın 6 aylık bir süre içerisinde 3 veya daha fazla orta kulak iltihabı geçirmesi gerekir. Tekrarlayan orta kulak iltihabı olan çocuklarda yarık damak, burun ve sinüs alerjisi, geniz eti, sinüzit gibi hastalıklar araştırılır. Bunlardan biri bulunursa tedavi edilir. Eğer bu tür hastalıklar bulunamazsa önleyici tedavi yapılır. Bunun için şu yöntemlere başvururlur:
2-Kulak zarının çizilmesi veya kulak zarına tüp takılması
3-Geniz etinin alınması
4-Bazı aşılar
Seröz orta kulak iltihabında eğer hastada işitme kaybı var ve bu durum ilaç tedavisiyle düzelmiyorsa tedavi ameliyattır. Kronik orta kulak iltihabında da eğer iltihap orta kulaktaki kemikçikleri eritmeye başlamış ve çevre dokulara yayılmaya başlamışsa yine ameliyat gereklidir.
Akut orta kulak iltihapları uygun dozda ve uygun süre ile tedavi edildiklerinde genellikle bir tehlike yaratmazlar. Seröz orta kulak iltihaplarında da kulak zarında ileri derecede çökme ve orta kulak kemikçiklerinde erimeye bağlı işitme kaybı gelişebilir. Bazen ileri derecede zar çokmelerinde orta kulakta kolesteatom adı verilen ve kemiklerde erimeye neden olan bir doku gelişebilir ve iltihabın çevre dokulara yayılmasına neden olabilir. Kronik orta kulak iltihapları en çok tehlikeye yol açabilen iltihap türüdür. Kolesteatom daha çok kronik iltihaplarda oluşur. Eğer kolesteatom yoksa ve kabul edilebilir bir işitme kaybı varsa ameliyat gerekmeyebilir. Ancak özellikle kolesteatom iltihabın yayılmasına neden olarak aşağıdaki komplikasyonların oluşmasına neden olabilir:
*Beyine doğru yayılım sonucu beyin abseleri
*Yüz felci
*Menenjit
Seröz otitis media'da yapılan işlem ya kulak zarını çizmek veya tüp takılmasıdır. Kulak zarı çizilerek (yani delinerek) orta kulakta biriken sıvı boşaltılır. Eğer sıvı az ve yapışkan değilse tüp takmaya gerek kalmaz. Ancak sıvı yapışkanlığından dolayı boşaltılamıyorsa kulak zarında çizilen yere tüp takılır. Ventilasyon tüpü denen bu tüpler bir ağzı dış kulağa, diğer ağzı orta kulağa bakan ve orta kulağın dışarıdan hava almasını sağlayan cihazlardır. Bazen lokal anestezi ile uygulansa da özellikle çocuklarda genellikle genel anestezi gerekir. Kronik orta kulak iltihapları için yapılan ameliyatlar genellikle daha büyük ameliyatlardır. Eğer herhangi bir komplikasyon oluşmamışsa yapılan işlem orta kulaktaki iltihabı boşaltıp, kemikçiklerdeki erimelere bağlı kopmaları yok edip ( bu bazen protez koymayı gerektirir) , kulak zarındaki deliği kapatmaktır. Zardaki deliği kapatmak için genellikle kulak arkasındaki kasın zarı alınarak kullanılır. Kronik orta kulak iltihaplarında eğer komplikasyon oluşmuşsa genelde ilk ve bazen tek amaç iltihabı temizlemektir. Bunun için kulak çevresindeki kemikler daha fazla açılır ve işitmenin sağlanması ikinci plana itilir. Hatta bazen işitme feda edilir. Kronik iltihaba bağlı ameliyatlarda genelde kulak arkasından yapılan kesi ile ameliyat yapılır.
Kronik orta kulak iltihapları için yapılan ameliyatlar daha büyük ameliyatlardır ve bunlarında bazı komplikasyonları vardır. İç kulağa zarar verilerek tam işitme kaybı, yüz felci, çevredeki damar ve sinirlerin yaralanması önemli komplikasyonlar arasındadır.
Kulağına tüp takılan hastaların dikkat etmesi gereken en önemli konu kulağa su kaçmasının önlenmesidir. Bunun dışında genellikle ayda bir kez kontrol yeterlidir. Kronik orta kulak iltihaplarında ise en önemli konu pansumanlara doktorun uygun gördüğü şekilde riayet edilmesi ve verilen ilaçların uygun şekilde kullnaılmasıdır. Orta kulak iltihabı için ameliyat olan hastaların yiyecek ve içecekle ilgili dikkat etmesi gereken önemli konular yoktur. Kronik orta kulak iltihabı nedeniyle kulak çevresindeki kemiğin fazla oyulmak zorunda kalınan hastalarda, oluşan boşlukta kulak kiri sık sık birikebilir. Bunlar periyodik olarak temizlenmelidir.
A)-Akut Nonsüpüratif Otit Media (OM), B)-Akut Süpüratif OM.
2-Kronik OMlar
A)-Kronik Nonsüpüratif OM, B)-Kronik Süpüratif OM.
3-Spesifik OMlar
A)-Tbc OM, B)-Sifilitik OM.
4-Adheziv OM
A)-Timpanoskleroz.
Kulak zarı arkasındaki orta kulak boşluğunun iltihabıdır. Çocuklarda östaki tüpü erişkindekinden daha kısadır ve bu nedenle mikropların burundan orta kulağa ulaşması daha kolaydır. Bunun sonucunda orta kulakta iltihap sıvısı birikir; sıvının yaptığı basınç ağrıya ve kulak zarının titreşememesine neden olur. Bu nedenle orta kulak iltihabı sırasında bir miktar işitme kaybı meydana gelir. Uygun ilaç tedavisi ile bakteriler öldürüldüğünde orta kulaktaki sıvı da ortadan kalkar ve işitme düzelir.
Akut orta kulak iltihabı, çocukluk çağının sık görülen bir hastalığıdır. Üç yaşına kadar olan çocukların 2/3'ü en az bir kez orta kulak iltihabı geçirmektedir. Akut orta kulak iltihabının tedavisi antibiyotiklerle yapılmaktadır. Etkili antibiyotik tedavisi yapılsa bile, çocukların %40'ında 3-6 hafta daha orta kulakta iltihaplı olmayan bir sıvı kalmakta ve daha sonra düzelen, hafif derecede işitme kaybına neden olabilmektedir.
Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda orta kulak iltihabı da sıktır. Bu nedenle, çocuk yuvalarında olduğu gibi kalabalık ortamlara ilk kez girmeye başlayan çocuklarda ,özellikle ilk iki yıl içinde, soğuk algınlığı ve kulak problemlerine daha sık rastlanır.
Orta kulak iltihabının başka türleri de vardır.
Altı haftadan uzun süreli orta kulakta sıvı bulunmasıdır. Bunun nedeni, bazı çocuklarda akut otitis media geçirmemiş olmalarına rağmen östaki tüpünün orta kulağa hava götürme fonksiyonunu yapamamasına bağlıdır. Eğer iltihap uzun sürerse orta kulakta ve kulak zarında hasar meydana gelebilir ve kulak zarında iyileşmeyen bir delikten sürekli akıntı başlar. Buna kronik otitis media adı verilir. Bu tür orta kulak iltihaplarının tedavisi bir Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanı tarafından yapılmalıdır.
Değişik etyolojik faktörlerle ortaya çıkabilen bu hastalıkta ortak bulgu tubanın tıkanıklığı ve orta kulakta seromüköz bir sıvının (effüzyon) birikimidir. Üst solunum yollarının tekrarlayan viral enfeksiyonları, allerji veya atmosfer basınç değişiklikleri, küçük çocuklarda adenoid vegetasyonlar, ileri yaşta SND, nazofarenks tümörü ve diğer burun patolojileri etyopatogenezde rol alır. Tedavi edilmeyenlerde perforasyon veya zarda adhezyon gelişerek KOM’a dönüşür.
Ağrı yoktur. İştme kaybı iletim tipindedir ve yavaş ilerler. Kulakta sıvı duyusu; baş hareketi ile. Rezonans otofoni; hasta kulakta kişi kendi sesini az ve değişik duyar.
1-Tehlikesiz – basit KOM; kronik süpüratif otitis media, atelektatik KOM. 2-Tehlikeli – kolesteatomlu KOM; edinsel (primer, sekonder), konjenital. Bu hastalıklar otolojik pratik içinde eşit insidanslıdır. KOM’nın morbiditesi 2 şekilde olur; devamlı – tekrarlayıcı enfeksiyon ve işitme kaybı (1-iletim tipi, 2-toksisite veya enfeksiyonun yayılımı ile koklear hasara bağlı sensorinörinal işitme kaybı).
Tedavi: kronisiteye yol açan lokal ve sistemik faktörler değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir Tubal fizyolojiyi bozan sebepler araştırılmalıdır; allerji, kronik enfeksiyon, adenoid vegetasyon ve septal deviasyonlar. Diabet, agammaglobulinemi, allerjik bozukluklar, lösemi adrenal yetmezlik ve KBY araştırılır. İnfeksiyon sürecinin medikal tedavisi lokal ve sistemik olarak düşünülmelidir. Kolesteatomlu KOM’larda komplikasyon gelişmeden cerrahi tedavi düşünülmelidir.
Komplikasyonlar: Ekstrakranial komlikasyonlar; mastoidit, fasial paralizi, labirentit. İntrakranial komlikasyonlar; ekstradural abse, subdural abse, menenjit, beyin ve beyincik abseleri, lateral sinüs tromboflebiti.
Tüberküloz otitis media: akciğer tüberkülozuna sekonder veya enfekte sütün içilmesine bağlı gelişebilir. Ağrısız ve sinsi başlar. Multiple perforasyonlar görülür. İnce, kokusuz akıntı vardır. Labirentin erken tutulumuna bağlı işitme kaybı görülür.
2-Seröz transüdaya bağlı epanşman gelişimi.
3-Timpanik zarın retraksiyonu ile birlikte kemik zincir hareketlerinde azalma.
4-Orta kulak mukozasında metaplazi, goblet hücrelerinde artış, silialı prizmatik epitele dönüşüm.
5-Serömüköz bir eksüda oluşumu.
6-İki tipte havalanama ve drenaj bozukluğu saptanabilir.Birincisi akut ve reversible, ikincisi kronikleşmeye giden kısmi reversible şekillerdir.
7-Akut olanlar genellikle rinofarenjite sekonderdir.
Ayrıca bebeğin temizlik koşullarına dikkat edilmelidir. Bulunduğu ortamın hijyenik olmasıan özen gösterilmelidir. Kulak ağrısı çeken çocukların doktora götürülmesi hastalığın ilerlemeden tedavisi için gereklidir. Kulak yolunun tahrip edilmesi, kulak çöpünün yanlış kulanılması, diş çıkarmak kulak ağrısına neden olabilir.
Soğuk algınlığını önlemek için yapılan aşılar bakterielrin de üremesini engeller ve hastalığa yakalanma ihtimalini azaltır.
Yapılacak düzenli kontrollerle, tedavinin nasıl devam edeceğine karar verilir. Kulaktaki sıvının boşalıp boşalmadığına bakılır. Kulağa sık sık su kaçmasını önlemek, üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak orta kulak iltihabından korunmak veya şiddetlenmesini önlemek için gereklidir.
Bu belirtiler genellikle burun akıntısı ve öksürük gibi orta kulak iltihabına eşlik eden üst solunum yolu enfeksiyonu şikayetleriyle birlikte bulunur. Şiddetli orta kulak iltihaplarında kulak zarında delinme meydana gelebilir. Bunun sonucunda orta kulaktaki iltihap kulak yolundan akar, ağrı azalır ve ateş düşer. Kulak zarındaki delik çoğunlukla tedavi sonucunda kendiliğinden kapanır.
Ebeveynler sıklıkla kalıcı bir işitme kaybıolup olmayacağı konusunda endişe duyarlar. Eğer uygun tedavi edilir ve ilaçlar önerildiği doz ve sürede kullanılırsa kalıcı işitme kaybı olasılığı çok düşüktür.
Orta kulakta sıvı toplanması, çocuklarda sık rastlanan bir durumdur ve genellikle östaki tüpünün yetersiz çalışmasına ve orta kulak iltihaplarına (otitis media) bağlıdır. Altı ay ile 6 yaş arasındaki çocukların çoğu, bir veya birkaç kere orta kulak iltihabı geçirir. Daha büyük çocuklarda orta kulak iltihabı geçirme olasılığı daha düşüktür. Eğer orta kulak iltihabı tedavi edilmezse, çocuğunuzda kalıcı işitme kaybı gelişebilir.
GOtitis media orta kulak boşluğunun iltihabıdır.Orta kulak, kulak zarının hemen arkasında bulunan havayla dolu bir boşluktur. Kulak zarı titreştiğinde, orta kulaktaki küçük kemikçikler de titreşirler ve sesin iç kulağa, buradan da sinirler yoluyla beyine iletilmesi sağlanır. Burnun gerisindeki geniz bölgesi ile orta kulak arasında bulunan ve "östaki tüpü" adı verilen küçük bir tüp, dış ortam ile orta kulağın basıncının aynı olmasını sağlar. Esneme veya yutkunma sırasında bazen kulağınızdan gelen sesler, östaki tüpünün o anda orta kulağa hava taşımasına bağlıdır.
Bakteri ve virüs cinsi mikroplar, östaki tüpü yoluyla orta kulağa ulaşabilirler. Bunun sonucunda orta kulakta iltihap sıvısı toplanır.Orta kulak iltihabı tedavi edilmediğinde veya tekrarlayan iltihaplanmalar olduğunda orta kulaktaki sıvı birikimi sürekli hale gelebilir.
Çocuklarda östaki tüpü fonksiyonu, erişkinlerde olduğundan daha yavaş ve daha yetersizdir. Östaki tüplerinin bu yetersiz fonksiyonu, çocuklarda tüplerin burun gerisindeki açıklıklarına yakın olan geniz etinin iltihaplanmalarında daha da bozulur. Allerji ve sinüzitler de bazen östaki tüpü fonksiyonunun bozulmasına neden olurlar. Bu faktörler, östaki tüplerinin orta kulağa yeterince hava götürememesine neden olur. Bu durumun sürekli olması halinde orta kulaktaki hava hücreler tarafından kullanılır ve havanın yerini bir tür sıvı alır.Orta kulak sıvısı tek başına kulağa zarar vermez; ancak sıvı varlığında işitmede azalma olur ve orta kulakta mikropların üremesi, dolayısıyla da yeni orta kulak iltihaplarının gelişmesi kolaylaşır.
Çocuğunuzda aşağıdaki belirtilerden biri veya birkaçı varsa orta kulak iltihabından şüphelenmeniz gerekir:
*huzursuzluk
*iştah azalması ve uyku düzeninde değişiklik
*kulak akıntısı
*işitme güçlüğü
* ateş
Çocuğunzda orta kulak iltihabından şüpheleniyorsanız doktoru-nuza başvurunuz. Doktorunuz çocuğunuzun kulağına otoskop adı verilen ışıklı bir aletle bakacak ve gerekiyorsa timpanometri adı verilen bir işitme testi isteyecektir. Eğer çocuğunuzun kulağında iltihaplanma tespit edilirse tedaviye hemen başlanacaktır. Eğer iltihaplanma görülmüyorsa ve çocuğunuzda işitme kaybı varsa, bu durumda doktorunuz işitme kaybının diğer nedenlerini araştırmaya başlayacaktır.
Eğer çocuğunuzun orta kulak iltihabı antibiyotik ve dekonjestan-larla tedaviye cevap vermezse, ya da kulaktaki sıvı birikimi sürekli hale gelirse doktorunuz orta kulaktaki sıvıyı uzaklaştırmak için cerrahi tedavi önerebilir.
*çocuğunuz yaklaşık 15 dakika süreyle uyuyacaktır
*cerrah, kulak zarına kulak yolundan müdahale edecektir. Kulak tüpü takılması için deride bir kesi yapılmasına gerek yoktur.
*cerrah, kulak zarında yaklaşık 2 mm çapında küçük bir delik açacak ve orta kulaktaki sıvıyı buradan boşaltacaktır.
*cerrah, kulak zarında açılan deliğe 1-2 mm çaplı küçük bir plastik veya metal tüp yerleştirecektir.
Çocuğunuz uyanma odasında ayılacaktır. Solunum güçlüğü veya kanama belirtisi olması halinde tekrar ameliyathaneye alınması gerekebilir. Genellikle hastanede toplam kalış süresi,aynı andageniz eti ameliyatı veya bademcik ameliyatı yapılmamışsa birkaçsaatten uzun değildir.
Kulak tüpü, kulak zarında genellikle 6-12 ay süreyle kalır; daha sonra kendiliğinden kulak yoluna düşer ve kulak zarında tüpün takıldığı delik kendiliğinden kapanır. Tüp, kulak kanalından dışarı çıkmaz;bu nedenle tüpün kulak zarından düşüp düşmediğini görmeniz mümkün değildir. Tüpün kontrolunu belli aralıklarla doktorunuz yapacaktır.Eğer tüp kendiliğinden düşmezse, doktorunuz 12 ay ile 3 yıl arasındaki bir sürede tüpün alınması gerektiğini bildirecektir. Kulak tüpleri,orta kulak iltihaplarının önlenmesinde oldukça etkili olmakla birlikte,tek bir uygulama kesin tedavi için yeterli olmayabilir. Tüpler ancak yerinde kaldıkları süre içinde yarar sağlarlar; tüp düştükten sonra iltihabın tekrarlaması halinde tüpün yeniden takılması gerekebilir.
Bu hastalıkta, orta kulak boşluğundaki havanın emilmesi sonucunda kulak zarı içe çöker ve serbestçe titreşemez. Daha sonra orta kulakta sıvı birikir. Bu durum östaki borusunun işlevini yerine getirmesine de engel olmaktadır.
Ortakulak enfeksiyonunun nedenleri arasında kronik burun enfeksiyonu, kronik boğaz enfeksiyonu ve alerjiye neden olan bazı alerjik maddeler yer almaktadır. Bademciklerin ve lenf bezlerinin şişmesi östaki borusunun tıkanmasına neden olur. Bu durum da orta kulak efüzyonuna neden olabilir.
Bu hastalık genellikle hiçbir belirti göstermeden seyreder. Ancak bazı vakalarda sağırlık gibi durumlar ortaya çıkabilir. Orta kulak efüzyonu nedeniyle ortaya çıkan sağırlık belirtisini yaşayan bazı çocuklar bu durumun farkında olmayabilir. Hastalığı yaşayan çocuklar işitme kaybından dolayı kendilerine söylenen şeyleri duyamadıklarından durumlarından habersiz olan insanların tepkisini toplayabilir.
Orta Kulak Efüzyonu için öneriîen modern tıp tedavileri:
Orta kulak efüzyonu kulak zarında açılan ince bir kesikle gerçekleşen basit bir ameliyat ile tedavi edilmektedir. Bu ameliyat esnasında kulak kısmına ince ve plastik bir tüp yerleştirilir. Bu şekilde kulak zarının her iki tarafındaki basıncın eşitlenmesi ve bir dengeye oturması sağlanır. Orta kulaktaki akıntı da bu ince tüp ile dışarı akıtılmış olur. Bazı araştırmalar bu şekilde gerçekleştirilmiş olan cerrahi müdahalelerin hastanın iyileşme sürecini etkilemediğini, alternatif yolların da göz önünde tutulabileceğini öne sürmektedir.
*Östaki borusundaki tıkanıklığın açılmasında başarılı olduğu düşünülen kranyal osteopati orta kulak efüzyonu için uygundur.
*Kronik enfeksiyonlar burun ve boğaz mukoza zarının iltihabından kaynaklanabilir.
*Kulaktan gelen akıntıyı papatya ve homeopati alanında “goldenseal” (altınmühür) olarak bilinen “hidrastis” adı verilen bitkilerle temizleyebilirsiniz. Bu bitkilerin en önemli özelliği antiseptik olmalarıdır.
*Yonca, göz otu, çördük/zufa otu ve Yahudi otu (hakiki altın başak) gibi otlar burun ve boğaz mukoza zarının iltihabını temizler.
*Homeopati alanında kullanılan bitkiler orta kulak efüzyonunun tedavisinde büyük rol oynamaktadır. Bu hastalık kronik bir hal aldığından, tedavisi de uzun bir zaman dilimine yayılmaktadır. Ancak aşağıda belirtilen homeopatik uygulamalar kısa sürede sonuç verebilir:
*Homeopati alanında kullanılan “Kali. Mur.” adlı madde, kulaktan gelen çatlama sesi gibi birtakım seslerin fark edilmesi ve lenf bezlerinin şişmesi durumunda etkilidir.
*Halk arasında kurtpençesi ya da kibrit otu adı ile bilinen ve homeopati alanına “lycopodium” adı ile geçen bitki sağırlık durumunda ve hasta kulaktan gelen gümleme seslerinin kesilmesinde kullanılabilir.
*Rüzgârgülü adı verilen bitki kulaktaki dolgunluk hissinin geçmesine yardımcı olur.
*Homeopati alanında kullanılan “merkür” maddesi kulaktan gelen kaim ve kokulu akıntıların tedavisi için uygundur.
*Kulak enfeksiyonu için uygun görülen doğal sağlık tedavileri orta kulak infüzyonu için de kullanılabilir.
*Kulaktaki tıkanıklık hissi için, kulak ve boyun bölgelerine zeytin yağı ile seyreltilmiş lavanta ve okaliptüs yağlarını kullanarak masaj yapabilirsiniz. Kulak akıntısı durumunda kulak kanalına ince bir zar şeklinde çay ağacı yağı sürebilirsiniz.
Kranyal osteopati, homeopati, akupunktur, herbalizm, geleneksel Çin terapileri, besin terapileri.
*Beslenmenin orta kulak efüzyonu üzerinde büyük bir etkisinin olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocuğunuzun belirli gıda maddelerine karşı alerjisinin olup olmadığını tespit etmeniz gerekmektedir. Süt ürünleri ve buğdaylı ürünler gibi çocuklarda alerjik reaksiyon oluşturabilecek olan gıda maddelerinin tüketimi konusunda dikkatli olmanız gerekmektedir.
*Çocuğunuzun işitme sorunu olup olmadığına dikkat edin. Çocuklar iyi duyamadıklarında daha gergin ve sinirli olur.
*Çocuğunuzun bağışıklık sistemini güçlendirirseniz, hastalığın tedavisi için uzun vadede olumlu sonuçlar alırsınız.
Delik kulak zarında sıklıkla işitme azalır ve nadiren de akıntı olur. Ağrı genellikle bulunmaz.
Kulak Zarı Delinmesinin Sebepleri
Darbe ve iltihap baş sebepler arasındadır. Şu durumlarda kulak zarı delinebilir:
Kulağa şiddetli tokat atılması
Kafatası kırığının belli türlerinde
Ani bir patlama sonrası
İğne, kibrit çöpü gibi cisimlerin kulak kanalı içerisine fazlaca sokulması
Aşırı sıcak veya asidik bir sıvının kulak kanalına kaçması
Orta kulak iltihapları ağrı, işitme kaybı ve kulak zarının delinmesine yol açabilirler. Kulaktan iltihaplı veya kanlı bir akıntı olabilir. Bu durum, kulak zarı deliği ile birlikte olan orta kulak iltihabıdır.
Nadir durumlarda, kulağa yerleştirilen havalandırma tüplerinden sonra kulak zarında bir delik kalabilir.
Bazılarının iyileşmesi aylar sürse de, çoğu kulak zarı delikleri delindikten birkaç hafta sonra kendi kendilerine kapanırlar. İyileşmeleri esnasında kulak sudan ve darbeden korunmalıdır. Kendi kendine kapanmayan zar deliklerinde operasyon gerekebilir.
Delik Kulak Zarının İşitmeye Etkileri
Genellikle delik büyüdükçe, işitme kaybı da artar. Deliğin kulak zarındaki yeri de işitmeyi etkiler. Şayet kafatası kırığı orta kulakta birbiri ile bağlantılı olarak işitmeyi iç kulağa ileten kemikçiklerde de bir hasar meydana getirmişse, işitme kaybı oldukça ağır olabilir.
Kulak zarı, ani bir darbe veya patlama sonucu delinmişse, işitme kaybı fazla olabilir ve kulak çınlaması da şikayetlere eklenebilir. Bu durumda işitme zamanla geri döner ve kulak çınlaması birkaç gün içerisinde azalır. Kulak zarı deliğine bağlı sürekli iltihap olması, ileri derecede işitme kaybına yol açabilir.
Temporal kemik ve orta kulakta travmatik lezyonlar büyük sıklıkla kafa travmaları sonucu ortaya çıkarlar. Trafik kazaları bu tip travmaların başında gelir. Özellikle köylü çocukların damdan düşmeleri de temporal kemik travması yapan nedenler arasındadır. Boks ve futbol maçları, iş kazaları ve hastanın bizzat kendisinin kulağını sert cisimlerle karıştırması sonucu ortaya çıkan travmalar da bu arada sayılabilir. Ateşli silahlarla yaralanma, intihar olguları da daha az sıklıkla görülen temporal kemik travmalarıdır. Temporal kemik ve orta kulak oldukça sert kemikten yapılmıştır. Orta kulak ve otik kapsülde lezyon meydana getirecek travmaların bu nedenle kuvvetli travmalar olması gerekir. Hafif şiddetteki travmalar kulak zarında perforasyon ve orta kulak kemikçiklerinde luksasyonlar meydana getirebilir.
Bu nedenle travmaları iki büyük grupta toplamak daha doğru olacaktır: Künt travmalar Delici travmalar
Künt Travmalar
Bu tip travmalar ya başın sert bir cisme çarpması ya da başın sert bir cisme vurulması biçiminde ortaya çıkarlar. Travmaların ortaya çıkışında cismin sertliği, çarpışmanın şiddeti ve çarpma açısı ve çarpmanın yeri ayrı bir öneme sahiptir. Temporal kemikte, dış kulak yolunda ve otik kapsülde kırıklara neden olan travmalar genellikle künt travmalardır. Temporal kemikte travma sonucu ortaya çıkan kırıklar petröz kemik ekseni dikkate alınarak adlandırılır. Kırık hattı petröz kemik eksenini kesmeden uzuyorsa bu tip kırıklara uzunlamasına (longitudinal) kırıklar. Eğer kırık petröz kemik eksenini kesiyor ve onu iki parçaya ayırıyorsa bu tip kırıklara da çapraz (transvers) kırıklar adı verilir. Bunun dışında pratikte başka kırık biçimleri de görülmüştür ancak bunlar seyrektir: Karma (mixt) tipler: Bu tip kırıklarda, kırık hattı eksene paralel olarak gittikten sonra orta kulak tavanında dönerek petröz kemik ön kısmında petröz kemiği keser. Parçalı kırıklar: Bu tip kırıklar mastoid kemik üzerinde görülürler. Mastoid kemik yer yer çatlamalar gösterir.
Küçük kırıklar (micro fracture): Bunlar otik kapsülde yer yer çatlamalarla kendini gösterirler.
Bu değişik kırık çeşitlerine karşın pratikte iki çeşit kırık sıklıkla görülür: Uzunlamasına ve çapraz kırıklar.
Uzunlamasına kırıklar, kırık çeşitlerinin %70-90'ını yaparlar (Cannon ve Jahrsdoerfer 1983, Dolan 1989, Helson 1979). Yine aynı yazarlara göre ikinci sık görülen kırık çeşidi çapraz kırıklardır. Bunlar da %20-30'unu oluştururlar.
Bir travma kafatasına çarptığı zaman travmanın şiddetine ve geliş açısına göre kafatasının en zayıf noktalarında hasar meydana getirir. Zayıf noktalar büyük damarların kafatasına girdiği delikler ve sinirlerin çıktığı foraminalardır. Çünkü temporal kemik ve otik kapsül son derece serttir. Uzunlamasına kırıklar kafatasının parietal bölgesine rastlayan travmalarla oluşur. Kırık hattı temporal kemiğin göreceli olarak daha az sert olarak skuamöz parçasından başlar ve mastoid düzlük ve dış kulak yolu tavanından orta kulak tavanına ve oradan petröz kemiğin ön kısmına. Bazen temporomandibular eklem boşluğuna ulaşır.
Temporal kemik kırıklarında kural olarak hastada mutlaka bir şuur kaybı görülür. Bu, kırığın ve travmanın durumuna göre kısa ya da uzun süreli olur. Uzunlamasına kırıklarda görülen diğer bir olgu dış kulak yolundan kan gelmesidir. Genellikle dış kulak yolu tavanından geçen kırık hattının dış kulak yolu derisinde meydana getirdiği lezyona bağlıdır. Kırık hattı dış kulak yolu arka üst kısmından geçer ve burada dış kulak yolunun arka üst kısmında bir dekalaj hattı görülür. Eğer kırık temporomandibular ekleme girmişse dış kulak yolunun ön kısmında bir kabartı meydana çıkar. Kırık orta kulak kemikçiklerinde luksasyonlara neden olur. Genellikle inkus lüksedir. Bu yüzden iletim tipi bir işitme kaybı saptanır. Şuur kaybı, dış kulak yolundan kanama ve iletim tipi bir işitme kaybı uzunlamasına kırıkların üçlemesini (triadını) oluşturur. Kırık hattının fasiyalin ikinci dirseği hizasında meydana getirdiği ödem yüzünden periferik fasiyal paralizi de ortaya çıkabilir. Bu olasılık %15-20'dir. Ve çoğu travmayı izleyen 4-5. günlerde görülür ve gecikmeli tip diye adlandırılır. Travmanın etkisi ile BOS kaçağı meydana gelmesi bazı vakalarda görülür. Ancak dış kulak yolundan yada nazofarenksten BOS gelmesi çapraz kırıklarda büyük sıklıkla görülür. Schuknecht'e göre (1974) bazı vakalarda sensorinöral işitme kayıplarına da rastlanır. Bunlar özellikle tiz seslerde kayıplarla kendini gösterir. Travmanın iç kulakta meydana getirdiği kontüzyonun sonucu olarak kabul edilir. Uzunlamasına kırıklarda vestibüler belirtilerin meydana çıkması çok seyrektir. Bu ya stapesin vestibüle lükse olması ya da vestibüler yapıların travma ile kontüzyonuna bağlıdır. Orta şiddette ve kısa sürelidir.
Çapraz ya da tranvers kırıklar çok daha şiddetli travmalarda ortaya çıkarlar. Travmanın yeri genellikle oksipital bölgedir. Bununla birlikte frontal bölge travmalarında da görülebilir. Ancak frontal bölgede çok parçalı kırıklar meydana geldiği ve dikkati çektiği için daha sonra araştırma sırasında farkına varılabilir. Transvers kırıklar uzunlamasına kırıklardan daha seyrektir ve temporal kemik kırıklarının aşağı yukarı %20-30'unu oluştururlar. Kırık hattı foramen jugulareden başlar yani bir çeşit kafa tabanı kırığıdır. Otik kapsülü keser ve foramen spinosum ya da foramen lacerumda son bulur, iç kulak yolunun en dış kısmından geçen travma çok şiddetlidir. Bu yüzden hasta büyük sıklıkla komadadır. Yaşamsal tehlike vardır. Bu tip hastalarda ilk yapılacak şey hava yolunun açık tutulmasıdır. Bu sağlandıktan sonra kanamalar kontrol altına alınır ve santral sinir sistemi bundan sonra dikkate alınır. Temporal kemik çapraz kırıklarının daha sonra farkına varılır. Transvers kırıklar bir iç kulak kırığıdır. Bu yüzden vestibüler belirtiler dikkati çeker. Hastada şiddetli baş dönmesi, baş hareketleri ile ortaya çıkan bulantı kusmalar tabloya egemendir, işitme kaybı sensorinöral ve hemen hemen totaldir. Bu hastalarda kulak zarı sağlamdır. Ancak orta kulakta kanama vardır (hemotympanum). Şuur kaybı, hemotimpanum, vestibüler belirtiler ve sensorinöral işitme kaybı transvers kırıkların dörtlü belirtisini oluşturur. Transvers kırıkların hemen hemen yarısında (%50) periferik fasiyal paralizi görülür. Fasiyal paralizi travma ile birlikte ortaya çıkar. Ancak hasta komada ise sonradan farkına varılabilir. BOS kaçağı uzunlamasına kırıklara göre daha sıklıkla görülür. Orta kulağa ve buradan nazofarenkse akar. Karma ve diğer kırık çeşitleri ancak travmadan sonra hasta tam bir incelemeye alınmadan farkına varılamayan kırık çeşitleridir.
Bunların çoğu hastanın kendi kendine meydana getirdiği travmalardır. Kulak kaşıntısı nedeniyle.dış kulak yoluna sert cisimlerin sokulması, buşon temizlemek için satılan kulak temizleme pamukları dış kulak yolu derisinde zedelenmeler meydana getirir. Bundan başka öğretmenlerin ve subayların tokat atmaları nedeniyle meydana gelen kulak zan perforasyonları bu arada sayılabilir.
Bunlardan ayrı olarak intihar maksadı ile ateşli silahların kullanılması da temporal kemikte delici travmalara neden olabilir. Kaynak ve lehim yapılması sırasında kıvılcımların kulak yoluna kaçması ve mıcırların temporal bölgede yanık ve dış kulak yolunda ülserasyonlar meydana getirmesi de delici travmalara örnek oluşturabilir. Kurşun yaralanmalarında, kurşunun giriş açısı, temporal kemikte çarptığı bölge önemlidir. Genellikle kompakt otik kapsül kurşunda sekmeler meydana getirmekte ve rotasını değiştirmekte sadece temporal kemik de değil diğer komşu kemiklerde de hasar meydana getirmektedir, izlediği rotaya göre belirtiler değişik olmaktadır. Burada önemli olan dış kulak yolunda meydana gelen hasarın dış kulak yolunda stenoza neden olmasının önlenmesi birinci plandadır. Çünkü dış kulak yolu stenozları son derece inatçı vakalardır. Hekimin bu gibi vakalarda bu olasılığı dikkate alması çok önemlidir.
Burada önemli olan öncelikle hastanın yaşamsal bir tehlikesinin bulunup bulunmadığıdır. Temporal kemik travması ancak bundan sonra dikkate alınabilir. Travma nedeniyle şuuru kapalı bir hastada ilk yapılacak şey acil müdahalelerdir. Solunum güvenliği ilk başta gelir. Kanamalar bundan sonra dikkate alınır. Santral sinir sisteminin durumu da acil müdahaleler kapsamındadır. İç kanamalar bundan sonra araştırılır. Acilde görülen bir hastada ilk değerlendirme travmanın fasiyal sinirde bir lezyon meydana getirip getirmediğidir. Eğer hasta bilinçsizse, sternuma ya da kaşların arasına basınçla ağrı uyandırmak ve hastanın yüz mimiklerini incelemek gerekir. Eğer hasta komada ise hastanın solunumu sırasında burun kanatları gözlenir. Fasiyal paralizi olan tarafta burun kanat hareketleri sağlam tarafa göre siliktir.
Genel acil odasında temporal kemik travması bakımından değerlendirme vestibüler sistem üstüne olabilir. Nistagmus varlığı araştırılmalıdır. Travmadan sonraki ilk saatlerde nistagmus genellikle irritatif fazdadır ve hızlı fazı leze olan tarafa doğrudur. Ancak bu mutlaka vestibülün kontüzyonu gibi alınmamalıdır. Labirent leze olmuşsa nistagmus sonradan yön değiştirir ve karşı tarafa doğru vurmaya başlar. Bu yüzden nistagmus aralıklarla gözlenmeli ve lezyon hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Nistagmus bize temporal kemik kırığının biçimi üstüne de fikir verebilir. Vestibül hasarı genellikle transvers kırıklar sırasında görülür.
Kulak kepçesinin ve dış kulak yolunun değerlendirilmesi bundan sonra yapılır. Özellikle dış kulak yolundan kanama olan vakalarda dış kulak yolu temizlenmeli krutlar ve pıhtılar alınmalı ve kanama yeri görülmelidir. Uzunlamasına kırıklarda özellikle arka üst duvar ve ön üst duvar bütünlüğü araştırılmalıdır. Bu bölgede dekalaj saptanması uzunlamasına kırık olasılığını düşündürür. Kulak zarının durumu saptanmalıdır. Kulak zarında bir lezyon varsa bu not edilmelidir. Delici tip travmalarda kulak zarında perforasyon görülebilir. Perforasyon tokat gibi travmalarda genellikle ön alt kadranda ya da daha az sıklıkla arka alt kadranda görülür. Perforasyonun tipi önemlidir. Travmatik kulak zarı perforasyonu genellikle yıldız biçiminde ve parçaların üzerinde kanama ya da kan pıhtısı vardır. Perforasyon arka kadranda ise bu zaman kemikçik zincirinde bir luksasyon olasılığı gözönünde bulundurulmalıdır, iletim tipi işitme kaybı bu olasılığı akla getirmelidir. Vestibüler belirtilerin de varlığı stapesin labirente luksasyonu olasılığını düşündürmeli ve bunlarda labirent destek tedavisi gündeme gelmelidir. Dış kulak yolundan kanamalarda BOS kaçağı da değerlendirilmelidir. Bunun için kanlı sıvı bir kurutma kağıdına alınır. BOS kandan daha kolaylıkla emilir. Bu yüzden kurutma kağıdında konsantrik halkalar ortaya çıkar. Kan varsa şeker araştırması güvenilir sonuç vermez.
Kulak zarı perforasyonlarında diğer önemli bir özellik perforasyon kenarlarında dış kulak yolu epitelinin orta kulağa doğru dönmesidir. Bu zaman perforasyon kenarı düz bir çizgi halini alır. Bu klinik muayenelerden sonra hastanın durumuna göre diğer muayene metodlanna başvurulmalıdır. Bunların başında görüntüleme teknikleri gelir.
Temporal kemiğin yüksek rezolüsyonlu komputerize tomografisi (CT) kırık hattını değerlendirmede büyük yarar sağlar, ince kesitler halinde aksiyal, koronal ve oblik pozisyonlarla kırık hattı izlenebilir. Diğer önemli bir nokta da kanamanın varlığıdır. Bunun için anjiografi kullanılır. Travmalardan sonra kan damarlarında tıkanıklık, arteryovenöz şartlar, anevrizmalar ortaya çıkabilir. Bu tip bozukluklar özellikle ateşli silah yaralanmalarından sonra daha sıklıkla ortaya çıkar. Kuşku duyulan vakalarda boyun, tragus ve göz küresi üstü stetoskopla dinlenir. Herhangi bir üfürüm sesi araştırılır. Bundan sonra da anjioya başvurulur.
Diğer bir görüntüleme nedeni de BOS kaçaklarıdır. Bunun için intratekal olarak floressein verilir ya da radiyoopak bir madde verilerek bunlar izlenir. Dış kulak yolunda ya da nazofarenkste varlıkları araştırılır.
Fasiyal paralizi hallerinde CT ile fasiyal kanal görüntülenir. Özellikle gang. genikulatum bölgesi çapraz kırıklarda büyük önem taşır. CT bize bu konuda önemli bilgiler verir.
Temporal kemik travması geçiren bir hastada işitmenin değerlendirilmesi de önemlidir. Tos, 248 temporal kemik kırığı vakası yayınlamıştır. Bunların yalnızca 26'sı çapraz kırık ve geri kalan 222 vaka uzunlamasına kırıktı. Çapraz kemik kırıklarının hepsinde işitme total olarak kaybolmuştu. Bunların hiçbirisinde işitme geri dönmemişti. Uzunlamasına kırıklarda işitme kayıpları daha çok 500-2000 frekansları arasında belirgindi. Uzunlamasına kırıkların %24'ünde işitme normal sınırlar içinde kalmış, %67 vakada işitme kaybı görülmüştü.
Temporal kemik kırıklarından sonra odyolojik inceleme, pür ton odyometre SD aranması ve stapes kası refleksi araştırılması biçiminde olmalıdır. Stapes kası refleksinin aranması fasiyal sinir paralizileri için önemlidir. Odyometrik inceleme aralıklarla 6. haftaya kadar sürdürülmeli ve geri dönüş olasılığı araştırılmalıdır.
Vestibüler fonksiyonlar da araştırma konusu yapılmalıdır. ENG bu fonksiyonların araştırılması için seçilmiş tekniktir. Eğer olanak varsa döndürme deneyi de bize yararlı bilgiler verir. Döndürme deneyi özellikle kompansasyon olayının gelişmesini daha güvenli bir biçimde gösterir.
Fasiyal paralizi varsa bunun meydana geliş biçimi önemlidir. Uzunlamasına kırıklarda fasiyal paralizi kırık hattı çevresinde meydana gelen ödemin sonucudur ve travmadan 2-6 gün sonra ortaya çıkar. Buna karşılık transvers kırıklarda paralizi hemen ortaya çıkar. Ancak hasta komada ise bunu değerlendirmek her zaman olanak içinde değildir. Bu tip kırıklarda fasiyal sinirde direkt bir travma söz konusudur. Bu tip paraliziler geri dönmez ve müdahale edilmesi zorunludur.
Travma lokalizasyonunu göstermek bakımından Schirmer testi güvenilir bir test olarak pek kabul edilmez. Doğruluk derecesinin %63 olduğu bildirilmiştir. Bir çok hekim bu testi göz için önlem alıp almamak için kriter gibi kullanmaktadırlar. NET, Maksimal Stimülasyon testi, ENG fasiyal sinirdeki dejenerasyonu göstermek bakımından önemlidir. Bir transvers kırıkta paralizinin iyileşmesini beklemek gereksizdir. Bu tip kırıklarda 30 gün içinde iyileşmemiş vakalarda paralizinin kalıcı olduğunu kabul etmek ve gerekli müdahaleyi yapmak zorunludur.
Temporal kemik travmalarında ilk yapılacak şey dış kulak yolundaki krutların ve kan pıhtılarının temizlenmesi ve dış kulak yolunun değerlendirilmesi olmalıdır. Kanama varsa kanama yeri mutlaka görülmelidir. Dış kulak yolundan kanama büyük sıklıkla uzunlamasına kırıklar sonucunda meydana gelir. Kırık hattı DKY'nin tavanından geçer ve burada deri zedelenir. Önemle üzerinde durulması gereken şey DKY'de bir stenozun meydana gelişini önlemektir. Bunun için meroseli kullanılabilir. Merosele aralıklarla antibiyotikli damlaların damlatılması enfeksiyonu önlemek için çare gibi düşünülebilir. Eğer DKY'de dekalaj varsa özellikle taze uzunlamasına kırıklarda bunun yerine oturtulması da düşünülebilir. Bir çocuk burun spekulumunu DKY'ye sokarak kanatlarını açmak yoluyla bazı kırıkların yerine oturduğu bazı yazarlarca belirtilmektedir.
Dış kulak yolundan kanla birlikte BOS geliyorsa genellikle uzunlamasına bir kırığı düşündürür. Çünkü transvers kırıklarda BOS tuba yoluyla nazofarenkse akar. Uzunlamasına kırıklarda BOS için hemen müdahale düşünülmez. Bir hafta beklenir. Bu sırada kan BOS bariyerini aşan antibiyotiklerle enfeksiyon riski kontrol edilir. Eğer BOS kaçağı fazla ise sürekli lomber ponksiyon ile BOS'un basıncı düşürülür ve duranın kendini onarmasına yardımcı olunur. Ancak bir haftadan fazla süren vakalarda ve menenjit olasılığı karşısında ameliyat gereklidir. Yapılacak şey temporal kas flebinin kırık hattı boyunca yatırılması ve tamponla beslenerek yapışmanın sağlanmasıdır.
Tokat ya da yabancı cisimlerle meydana gelen kulak perforasyonlarında olanak varsa ilk 24 yada 48 saat içinde müdahale edilmelidir. Bunun için steril hazırlanmış bir sigara kağıdı uygun büyüklükte kesilir. Kulak zarına bakan yüzüne antibiyotikli bir merhem sürülür ve perforasyon yerine yapıştırılır. Takriben iki ay sonra sigara kağıdı atılır ve kulak zarı sigara kağıdının kılavuzluğunda kendini onarır. Eğer perforasyon kenarlarında dış kulak yolu epiteli içeri dönmüşse pikle dışarı alınmalı, eskimiş vakalarda ise perforasyon kenarları temizlenmelidir.
Uzunlamasına kırıklarda iletim tipi işitme eksikliği nedeniyle müdahale etmek için beklemek daha doğrudur. Travmanın meydana getirdiği konküsyon ortadan kalkınca işitme normale yakın seviyelere dönebilir ya da işitme de sensorinöral komponent ortaya çıkabilir, özetlemek gerekirse iletim tipi işitme kaybını onarmak için acele davranılmamalı olayın sonucunun ortaya çıkması beklenmelidir.
Uzunlamasına kırıklardan sonra ortaya çıkan gecikmiş paralizilerde paralizinin gidişi izlenir. Dejenerasyon işaretleri alınırsa müdahale edilir. Genellikle ikinci dirsek hizasındaki granülasyon dokuları temizlenir ve bu arada lükse olan inkus transpoze edilir. Eğer fasiyal kanalda bir çatlak ya da kırık saptanırsa fasiyal sinir bu bölgede dekomprese edilir. Gerekirse kılıf açılır ve fasiyalin bütünlüğü araştırma konusu yapılır. Transvers kırıklarda fasiyal direkt olarak leze olabilir. Bu genellikle gangliyon genikulatum bölgesinde görülür. Bu zaman işitme olmadığı için translabirentin yolla ya da orta fossa yoluyla müdahale edilir. Rerouting, fasiyal sinir grefti tercih edilen yollardan biridir. Eğer sinir travmanın şiddetli olması nedeniyle iç kulak yolundan yada posterior fossa da zedelenmişse müdahale translabirentin yolla yapılmalıdır. Sinirde doku kaybı varsa kayıp kısım bir sinir grefi ile kapatılır. Ancak posterior fossada sinirin kılıfının olmaması bir sorun çıkarır. Liflerin birbirine ağızlaştırılması gerekebilir.
Yüzücü kulağı dış kulak yolu iltihabı isimlerinden biridir. Kulak mantarı olarak da bilinir. Güney pasifikte savaşan askerler için ise ormancı kulağı olarak bilinir. Bazen gerçekten mantarlarla oluşabilir. Ancak özellikle ağrılı durumlarda sıradan bakterilerle oluşabilmektedir.
Kulağınıza su girdiği zaman beraberinde kulağınızı bakteri ve mantar partiküllerini taşımaktadır. Genellikle su geri çıkmakta ya da buharlaşmaktadır. Dışarı çıkamayan bakteri ve mantarlar ise problemi başlatmaktadır. Kalan su kulağı ıslak hale getirmekte ve bakteri ile mantar üremekte ve dış kulak yolunu enfekte etmektedir.
Kulak önce tıkanmakta, sonra kaşıntı başlamaktadır. Kulak kanalı şişince kulaktan süt görüntüsünde bir akıntı başlamakta ve şiddetli bir ağrı eşlik etmektedir. Dokunmakla çok hassastır. Bu aşamada mutlaka bir KBB uzmanına danışılmalıdır. Bazen boyunda lenf düğümleri de şişebilmektedir. Kulakta buna benzer sorunlar olduğunda basit antiseptik kulak damlaları kullanılabilir.
Doktorunuz kulak zarının normal ve damla kullanımının sorun yaratmayacak olduğunu belirlemişse yüzmeden sonra kulak damlaları kullanılabilir. Birçok doktor kulağa saf alköl önerir. Alkol kulaktakisuyu absorbe etmekte ayrıca bakteri ve mantarları etkisiz hale getirmektedir. Bir başka etkili ajan sirke kullanımıdır. Alkol-sirke eşit oranda karıştırılarak hazırlanacak bir damla bu amaç için oldukça uygundur. Sirkedeki asetik asit bakteri ve mantarla karşı etkili bir ilaçtır.
Duştan sonra veya yüzmeden sonra kulağınızda ıslaklık uzun sürüyorsa ya da kulakta tıkanıklık hissediliyorsa baş arkaya ve yana yatırılarak damla kulağa doldurulur ve bir süre beklenilir, sonra öbür tarafa dönerek boşaltılır. Bu sorun sık sık tekrarlanıyorsa yüzmeden önce yağlı kulak damlası veya lanolin kulağa damlatılarak suyun etkisinden korunmaya çalışılır.
Kulağınızda enfeksiyon, kulak zarında perforasyon, kulak operasyonu varsa yüzmeye gitmeden önce veya kulak damlası damlatmadan önce mutlaka KBB uzmanına görünmeniz uygun olacaktır.
Kulak kaşıntısı can sıkıcı bir semptomdur. Bazen mantarla oluşur (özellikle akut vakalarda), fakat sıklıkla dış kulak yolu cildinin kronik dermatitislerine bağlıdır (cilt enfeksiyonu). Seboreik dermatit denilen tipi başta olan kepeklenme gibidir. Bazı hastalar bu durumu artıran gıdaların alımını azaltıp semptomları rahatlatabilir. Karbonhidratlar, yağlı gıdalar bu gibi semptomları artırır. Doktorunuz bu durumda genellikle kortizon ihtiva eden kulak damlalarını gece yatmadan önce önerir. Uzun süreli tedavi değil, ancak semptomların kontrol altına alınabileceği bir tedavi biçimidir. Kaşıntılı kulak bazen alerji uzmanına ihtiyaç gösterir.
Kaşıntılı kulak veya sık kulak kiri oluşan kişilerde yüzücü kulağı kolaylıkla gelişir. Özellikle bu kişiler alkol-sirke karışımı ile kulağa kaçan suyu absorbe etmelidir. Bu problemi olan kişiler ayrıca her yüzme sezonundan önce kulaklarını temizletmelidir.
Birçok değişik böcek kulağa kaçabilmektedir. Tatarcık sineği, güve, hamamböceği en sık bilinen türdendir. Sinekler kulak kirine yapışır ve uçamaz. Büyük böceler kulakta dönemezler ve geri çıkamazlar. Çıkmak için çırpındıkça ağrı verir ve korkutucu his oluştururlar.
Kulağa sinek kaçtığında kulak yıkanarak çıkartılabilir. (Yıkamadan sonra alkolle kurulama yapılmalıdır.) Büyük böcekler için kulak yağlı bir madde ile doldurulur. Bu böcekteki solunum yollarını tıkayarak öldürür. 5-10 dakika beklenir. Daha sonra doktor böceği çıkartır.
Özellikle çocuklarda kalem ucu, silgi plastik maddeler sıklıkla kulağa kaçabilmektedir. Bunlar ancak doktor tarafından çıkartılmalıdır.
- Bulantı, kusma
- Gözlerin kontrol dışı hareketleri.
Eğer bulantı, baş dönmesi hissediyorsanız, gözleniniz bin yana kayıyor ve sonra yerine dönüyorsa ve bin kulağınızda tamamen işitme kaybı varsa, bu labirent iltihabı olabilir. Doktorunuz kulağınızı muayene edecek ve yakında orta kulak iltihabı geçirip geçinmediğiniz dahil olmak üzere, bazı sualler soracaktın. Labirent iltihabı belirtileri korkutucu olabilir, ancak doğru tedavi uygulandığında bu durum tehlikeli değildir.
Tinnitusa neden olabilecek çok sayıda sebep vardır. Bunlar arasında kulak kiri (buşon) gibi basit sebepler olabileceği gibi iyi ya da kötü huylu tümörler gibi ciddi sebeplerde olabilir. Kulak çınlaması daha çok ileri yaşlardaki kimselerde görülmesine rağmen her yaşta görülebilir. En sık görülen sebepler olarak şunlar sayılabilir:
-Kulağa giden damarlarda daralma
-Hipertansiyon
-Gürültülü ortamlarda bulunma
-Orta kulak iltihapları
-Dış kulak rahatsızlıkları
-Kolesterol ve diğer yağların yüksek oluşu
-Psikolojik faktörler (depresyon , gerginlik)
-Kullanılan ilaçlar (aspirin,bazı antibiyotikler..)
Bunların dışında; daha seyrek görülen sebepler çok uzun bir liste oluştururlar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder