Miğren Hastalığı |
Teşhis(Tanı) Teşhis(Tanı) | Tedavileri | Miğren Resimleri | Tedavi Olanlar | |
Miğren'e Bitkisel Çözüm | xxx | xxx | xxx | Menier Hastalığı |
Baş Ağrısı Nedir | Kulak Hastalıkları | Vertigo Hastalığı | Prostat Hastalığı | Hemoroit Hastalığı |
Başı ağrımayan insan sayısı çok azdır ve toplumun %2 lik bir kısmını oluşturmaktadır. Herkes hayatının belli dönemlerinde baş ağrısı çeker. Fakat nedeninin kötü bir vaka olması (beyinde tümör, felç) çok nadirdir. Migren ise hayatı tehdit eden tehlikeli bir hastalık değildir. Genelde ataklar halinde ortaya çıkan, kafanın tek tarafına yerleşen, zonklayıcı bir baş ağrısı şeklidir. Ataklar 4 saat ile 72 saat arasında değişebilir. Bu ataklar sırasında baş ağrısının yanısıra bulantı, kusma, normal ışık ve sesten rahatsız olma gibi şikayetler de görülebilir.
Migren artık sinirsel(nörolojik) bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Beyinde bulunan bazı kimyasal maddelerin (serotonin gibi) azalması ya da etki göstermemesi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kişi karanlık, sesten uzak bir odada uyumak ister. Günlük yaşamı engelleyen bir durumdur. Tedavi edilebilir.
Migren, çoğunlukla ataklar halinde gelen bir baş ağrısı tipidir. Ataklar 4 saatten 72 saate kadar değişen uzunluklarda olabilir. Kişi ataklar arasında kendini tamamiyle normal hisseder, ancak bir sonraki atağın endişesi içindedir. Eskiden "sadece bir baş ağrısı tipi" olarak görülen migren, artık başlı başına bir nörolojik hastalık olarak kabul edilmektedir.
Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal aktivitelerini engelleyebilir, hem migren yakınması olan kişinin hem de yakınlarının yaşam kalitesini bozabilir. Baş ağrısı zonklayıcı ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilebilir ve başın tek bir yanında yerleşebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir.
Migren kadınlarda erkeklerden daha sık görülür; kadınlarda %18.6 ve erkeklerde %6.5 oranında görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bir hekim tarafından tanı konulmamış olan migren hastası oranının kadın hastalarda %59´a, erkeklerde ise %70´e ulaştığı gözlenmiştir.
Birçok kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak isterler. Bu da günlük yaşantıyı aksatır. Oysa ki migren ilaçla tedavi edilebilir. Günümüzde migreni önleyen ya da tedavi eden çok sayıda ilaç bulunmaktadır.
Kadınlardaki migrenin östrojen hormonuyla ilgisi olduğu belirtiliyor. Sigara, auralı migren hastaları için felç riski oluşturuyor. Migren, kadınlarda daha çok görülen bir rahatsızlık. Uzmanlar, `auralı migren` rahatsızlığı olan hanımların felç riskinden kurtulmak için sigaradan ve doğum kontrol haplarından uzak durması gerektiğini belirtiyor. Araştırmalar, Türk kadınlarının yüzde 74`ünün ağrı problemi yaşadığını ortaya koyuyor. Hayatlarının ortalama 5 yılı bu rahatsızlıktan muzdarip olan kadınlarda en sık görülen ağrı çeşidi baş ağrısı ve migren. Migrenin en sık rastlanan türü ise `auralı` ve `aurasız` olarak adlandırılıyor. Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş, özellikle `auralı migren`li kadınları uyarıyor. Prof. Ertaş, "Auralı migren` teşhisi konmuş rahatsızlığı bulunan hasta, doğum kontrol ilaçları ve sigara da kullanıyorsa felç geçirme riski, migreni olmayanlara göre 15 kat artıyor." diyor. Aurasız migren, yüzde 80 oranında görülen basit migren tipi. Sadece baş ağrısıyla başlayıp baş ağrısı ile bitiyor. Bundan daha tehlikeli olan auralı migren ise yüzde 10-20 oranında görülüyor. Auralı migrende baş ağrısı gelmeden bazı nörolojik belirtiler meydana geliyor. Bunun kadınlarda baş ağrısı öncesinde görme bozukluğu ile ışıklar ve çizgiler görebilme şeklinde olduğunu belirten nöroloji uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş, auralı migreni olan kadınların bir sorununun da doğum kontrol ilaçları ve sigara olduğunu vurguluyor. Ertaş, "Auralı migren rahatsızlığı olan kadınların bu riskten kaçınması için doğum kontrol hapları ve sigaradan vazgeçmesi gerekiyor." diyor. Yapılan araştırmalar, Türkiye`de erişkinlik döneminde migren görülme sıklığının erkeklerde yüzde 11 iken kadınlarda yüzde 22 civarında olduğunu ortaya koyuyor. Ergenlik dönemindeki genç kadınlarda migren görülme sıklığı ise her geçen gün daha da artıyor.
Uzmanlar kadınlarda migrenin daha fazla görülmesini östrojen seviyesinin yüksekliği ile ilişkilendiriyor. Kadınların yüzde 60`ında hamilelik sırasında, özellikle de ikinci ve üçüncü üç aylık dönemlerde migren açısından bir iyileşme görülebiliyor. Uzmanlar bu iyileşmenin, östrojen ve progesteron hormonu seviyelerinin bu dönemde nispeten sabit kalmasına bağlı olduğunu düşünüyor. Migrene mıknatısla tedavi geliyor.
Günümüzde insanların sık sık karşılaştıkları rahatsızlıklardan birisi olan ve şiddetli baş ağrıları biçiminde kendisini gösteren migren hastalığı için elektrikli ve mıknatıslı tedavi geliştirildi.
Günümüzde insanların sık sık karşılaştıkları rahatsızlıklardan birisi olan ve şiddetli baş ağrıları biçiminde kendisini gösteren migren hastalığı için elektrikli ve mıknatıslı tedavi geliştirildi.
İsveç`teki bilim dergisi Illustrerad Vetenskap`ın haberine göre, beyne ve saç köklerine elektrik yayan manyetik cihazlar ve mıknatıslar tutularak migreni tedavi devri başladı. Bu yönde çalışmalar ABD`de hız kazanırken, Avrupa`da özellikle de İsveç`te bu metod üzerinde duruluyor. Mıknatıslı yöntem sayesinde hastaların genelinde baş ağrıların dindiği belirtiliyor. Bu yöndeki testler 2006 yılından beri yapılıyor. Yöntem sayesinde migren ağrısından dolayı çalışamaz hale gelmiş olan birçok kimsenin artık işlerine dönebildiği kaydedildi. Migren Türkiye`de de yaklaşık 10 milyon kişinin, yani hemen hemen her yedi kişiden birinin hayatını zehir ediyor. Tek ya da nadiren çift taraflı baş ağrısıyla kendini gösteren migren daha çok erişkin hastalarda ve 25 ile 45 yaşları arasında görülüyor.
Beyinde yaygın veya tek taraflı zonklayıcı baş rahatsızlığı ile karakterize, aralıklı bir sendromdur. Bu tanıyı koyabilmek için her biri 4 - 72 saat süren, dört ağrı özelliğinden en az ikisini ve ilişkili özelliklerden en az birini gösteren 5 atak gereklidir. Bu dört ağrı özelliği; tek taraflılık, zonklayıcı nitelik, orta-ağır şiddet ve rutin fizik i aktivite ile artma sayılabilir. Ataklara bulantı, kusma, fotofobi (ışıktan rahatsız olma), fonofobi (gürültüden rahatsız olma) ve/veya iştahsızlık eşlik edebilir. Aralıklarla yineleyici atakların da bildirilmiş olması gerkir. Bütün bu belirtilere rağmen yine de migrenin diğer nedenleri dışlanmalıdır.
Migren 3 günden daha uzun sürerse migren statusu terimi kullanılır. Bazen hastayı sabaha karşı uyandırabilmekte ise de günün veya gecenin herhangi bir saatinde başlayabilir. Atakların sıklığı çeşitlilik gösterir; hayatta birkaç kez olabilirken haftada birkaç kez de olabilir. Ortalama bir migren hastası ayda bir veya iki kez baş ağrısı çekebilir. En az beş atağın aranmasının nedeni beyin tümörleri, sinüzit ve glokom ve birçok organik hastalığın migreni taklit eden baş ağrılarına neden olabilmesidir.
Aura, baş ağrısı başlamadan önce beliren, sıklıkla görme alanında sorunlar olan, bazı sinirsel belirtilerdir.Migren şafağı da denir.
Tamamen düzelen bir veya daha fazla nörolojik belirti, auranın 4 dakikadan uzun sürede gelişmesi, auranın 60 dakikadan kısa sürmesi ve auranın ardından baş ağrısının başlamasına kadar geçen sürenin 60 dakikadan kısa sürmesi gibi sayılabilecek dört özellikten en az üçünün ve en az iki atağın olması gereklidir. Auralı migreni olan hastaların çoğunda aurasız migren atakları da görülebilir. Sıklıkla görme yarı alanı içinde geometrik biçimde olan renklerin, canlı görsel ışık dizileri şeklinde aura ile ortaya çıkmasıdır. Zonklayıcı baş ağrısı genellikle görsel bulguların karşı tarafındadır ve hastada bulantı, kusma, fotofobi, fonofobi ve iştahsızlık olabilir. Aura´lı migren görme alanı bozuklukları ve hemisensoriyel kayıp gibi geçici nörolojik bozukluklarla birlikte olur. Aura tipik ve hep aynı özellikleri gösteriyorsa, arkasından gelen baş ağrısı migrenöz özellikleri göstermese de auralı migren tanısı konabilir. Migren aurası, küme baş ağrısı gibi diğer baş ağrılası tipleriyle birlikte de görülebilir.
3-Diğer Miğren Türleri
Bu tür migrende auralı migren atağına hem kolda, hem de bacakta olmak üzere vücudun bütün bir yarısında kas zaafı ya da felç eşlik eder. Bu durum atak süresince ve bazen birkaç gün boyunca, baş ağrısı sona erene kadar sürebilir. Sonraki ataklarda vücudun diğer tarafı etkilenebilir. Ailede bu türden atak öyküsü varsa, bu durum ailesel hemiplejik migren olarak adlandırılır.
K-Ak Madde Bozuklukları
M-Abdominal Migren
L-Serebral Otozomal Dominant Arteriyopati ile Subkortikal İnfarktlar ve Lökoensefalopati
-Yorgunluk,
-Işıktan ve sesten rahatsız olma,
-Kaslarda ağrı,
-Mide bulantısı, kabızlık, ishal,
-Susuzluk, idrara sık çıkma
-Huzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini gösterebilir.
Migren ağrısından ortalama 20 dakika kadar önce görülen dönemdir. Tek taraflı görme kaybı, kör nokta, ışınsal tarzda renkli titrek çizgiler, ışık çakması, kolda bacakta karıncalanma, uyuşma hissi olabilir. Örneğin aura dönemi geçiren bir hasta bu durumu şöyle tanımlamaktadır: Kısmi görme kaybı yaşıyorum. Bu hep baş ağrım olmadan hemen önce oluyor. Ortalama yarım saat sürüyor. Baş ağrım başladığında görmem normale dönüyor. Aura migren habercisi olarak kabul edilmektedir.
72 saate kadar sürebilen bir dönemdir. Başın tek tarafında zonklayıcı bir ağrı vardır. Bazen başın iki tarafı da tutabilir. Hareket ederken ağrı artar. Bununla birlikte bulantı, kusma, ışık ve gürültüden rahatsız olma gibi durumlar mevcuttur. Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir:
Kafam zonkluyor, beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız ediyor. Kafamın yerinden fırlayacağını düşünüyorum. Midem bulanıyor. Huzursuz biri oluyorum. Atak başladığı sırada üşüyorum.
Ağrının geçmesi için uyumaya çalışmak biraz rahatlamanızı sağlar. Ama ağrının geçmesi için yapılması gerekenler kişiden kişiye değişebilir. Çocuklarda kusma çok faydalı olabilir. Kimisi için de mutlaka ilaç tedavisi gerekir. Bazı hastalar ise atağın geçmesini bekler çünkü başka bir şeyin işe yaramadığını söylemektedirler.
Atak geçtikten sonra, daha doğrusu baş ağrısı geçince, bir gün boyunca kendinizi çok yorgun hissedebilirsiniz. Çok yorucu bir işten çıkmış gibi olursunuz. Bazı hastalar ise baş ağrısından sonra kendilerini gayet enerjik hissettiklerini söylemektedir.
Şu faktörlerde migren tetikleyicisi kabul edilmektedir:
-Bazı yiyecekler ve içecekler; eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri,
-Çevresel faktörler; göz alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri,
-Hormonal değişiklikler; adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları,
-Uyku problemi; uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma,
-Duygusal değişiklikler; endişe, üzüntü, tartışma, heyecan, depresyon, stres,
-Baş ve boyunda ağrı; göz, boyun, diş, çene ağrısı,
-Bu tetikleyicilerin hepsi bir kişide olmak zorunda değildir. Atak başlaması için yukarıdaki bir kaç neden yeterli olabilir.
-Artan fiziksel aktiviteye bağlı olarak şiddetli baş ağrısı.
-Işık ve / veya sese duyarlılık.
-Mide bulantısı veya kusma.
-Gözlerde yanma hissi ile gözlerde kızarma.
-İştahsızlık.
-Migren hastası tek başına kalmak ister, sessiz ve karanlık bir odada huzur bulur.
-Depresyon ve sinirlilik.
-Uyuşukluk, bir kol veya bacakta güçsüzlük.
-Kandınlarda daha çok olur.
-Görmede zorluk,göz kamaşması,çifte görme gibi görme sıkıntıları
-Başka neden yokken sinirli olmak
-Baş dönmesi,iğrenme,bulantı,kusma,titreme,açlık hissetme,kuvvetsiz olma,kolay heyecanlanma,suskunluk,omuz ve boyunda ağrı tansiyon yükselmesi,parmakların şişmesi,deride kabartılar,solgunluk vs..
-Kalıtsal veya psikolojik olabilir.
-Ortama uyamamak,arkadaş edinememek.
-Çok yorucu işlerde çalışmak ve buna rağmen dinlenememek.
-Şeker oranının düşüklüğü,rejim veya hormonel düzensizlik.
-Üst üste gelen sıkıntılar.
-Yaşınıza uygun spor yapın.
-Ağrı kesici ilaç almayın.
-Bol elma yiyin
-Eğer kalıtımsal ise cocuklarınızda da olma ihtimaline karşın erken teşhis yapılması için bir doktora başvurun.
-Boyun kemiğinize aşırı olmayan masaj yapın.
-Sık sık sıcak banyo alın.
-Papatya,ıhlamur veya lavanta çiceginin birinden 5-10 gr kaynar suda 20 dk kadar demleyip günde 3-4 bardak içiniz.
Ağrı nahoş bir duygudur ama bedenin yardım çağrısıdır. Bu prensip unutulmadan hastanın bozucu alanları araştırılırsa migren ve baş ağrılarının nasıl olduğu da anlaşılır, hastalık da çözülebilir. Migren yapısal hasar olmadan sadece otonom sinir sistemi fonksiyonlarındaki geçici bozulmadır (disfonksiyon). Migren bir bozucu alan hastalığıdır.
Olumsuz bir etki (mikrop, darbe, kesilme vb.) hücrenin elektriksel potansiyelini düşürür. Bu, hastalanmanın başlangıcıdır. Hastalanan bölgeden çıkan olumsuz uyarımlar tüm sisteme yani bedene yayılır. Sert, yoğun, sürekli uyaranlar varsa hücre kendini toparlayamaz. Elektrik potansiyelini kaybettiği için sürekli ritmik boşalımlar üretir. “Bozucu alan” adını alan bu oluşum kişi ölünceye kadar otonom sinir sistemini etkiler. Bozucu alanlardan çıkan uyarımların zaman zaman tüm sistemi etkilemesi (çalışmasını aksatması, sinir fırtınasını başlatması) migren atağını oluşturur. Bu nedenle migren bio-elektriksel bir hastalıktır.
Baş Ağrısını Gideren İlaçlar
Ağrı kesiciler, baş ağrısını giderir ancak ağrının nedenini ortadan kaldırmaz. Ağrı ilk ortaya çıktığında alınırlarsa en iyi etkiyi gösterirler. Ağrı kesiciler söz konusu olduğunda daha çok ilaç içmenin daha çok rahatlama sağlayacağı anlamına gelmediğini hatırlatmakta yarar görüyoruz. Ayrıca bu durum, ilacın gereğinden fazla kullanımına bağlı baş ağrılarına da neden olabilir (rebound baş ağrıları). Ağrı kesici ilaçlar baş ağrısında işe yaramaktadır. Ancak, bu ilaçların haftada 3 günden fazla kullanılmaması gerekmektedir.
Hafif derecedeki baş ağrılarını tedavi etmekte kullanılabilir.
Bazılarının yüksek dozlarda kullanılabilmesi için doktor tarafından tavsiye edilmiş olması gerekmektedir.
Ağrı ilk ortaya çıktığı sırada alınırlarsa en fazla etkiyi gösterirler.
Doktorunuz aksini tavsiye etmediği sürece prospektüsünde yazılandan daha sık veya daha yüksek dozda alınmamaları gerekmektedir.
Bu ilaçların haftada 3 günden daha fazla alınmaması gerekmektedir.
Yiyecek veya anti-asit ve bir bardak dolusu su ile birlikte almak suretiyle bu ilaçların midenizi rahatsız etmesini önleyebilirsiniz. Ancak ülseriniz veya kanama gibi diğer sorunlarınız mevcutsa doktorunuz parasetamol dışındaki ağrı kesicileri kullanmanızı istemeyebilir.
Bir takım ağrı kesiciler alındığında araba kullanılmaması veya tehlikeli olabilecek faaliyetlerde bulunulmaması gerekmektedir. Bu ilaçlar, uyku veya dalgınlık durumu yaratabilir.
Bu ilaçlarla birlikte alkol, alerji ilaçları ve uyku ilaçları alınmamalıdır.
Başka bir ilaç almadan veya ameliyat olmadan önce doktorunuza bu ilaçları aldığınızı bildirmeniz gerekmektedir.
Baş ağrısını önlemeye yönelik ilaçlar, ayda 3 veya daha fazla baş ağrısı yaşayanlar için faydalı olabilir. Bu ilaçların size faydalı olup olmayacağını doktorunuza sorun.
Yanlızca migreni veya demet (küme) başağrısı olan hastalarda faydalı olmaktadır.
Orta ve şiddetli ataklardan kurtulmak üzere kullanılır.
Her zaman yanınızda taşımanız gerekir.
Mümkün olduğunca atağın başlangıcında alınmalıdır.
Doktorunuz tarafından aksi belirtilmediği sürece prospektüsünde belirtilenden daha sık veya daha yüksek dozda alınmamalıdır.
Başka bir ilaç kullanmaya başlamadan veya ameliyattan önce doktorunuza bu ilaçları kullandığınızı bildirmeniz gerekir.
Ağrıyı önlemeye yönelik ilaçlar, bazı durumlarda baş ağrılarınızın sıklığını gidermek için kullanılmaktadır. Ağrı kesicilerden farklı olarak başınız ağrımıyor bile olsa her gün alınmaları gerekmektedir. Bu ilaçlar tüm baş ağrılarını önlemese bile baş ağrısı yaşama sıklığını ve ağrıların şiddetini azaltmaktadır. Aslında baş ağrısının daha az yaşanması ilaç tedavisinin işe yaradığını göstermektedir. Baş ağrıları kontrol altına alındıktan sonra aldığınız ilaç miktarını azaltabilirsiniz. Hatta sonunda baş ağrısını önleyici ilaç almayı tamamen kesebilirsiniz.
Baş ağrıları şiddetli olduğunda ve ay içerisinde daha sık yaşanmaya başlandığında önleyici tedaviye başvurulabilir. Baş ağrınızın durumuna göre doktorunuza bu ilaçların size uygun olup olmadığını danışabilirsiniz.
Ağrıyı kesmeye yönelik ilaçlar kan damarları ve sinirleri etkileyerek migren atağını kesebilirler.
İlaçları, doktorunuzun belirttiği şekilde alın.
Belirtildiği şekilde almanıza rağmen ilaç baş ağrınızı gidermiyorsa doktorunuza başvurun. Bazı baş ağrısı ilaçlarının etkili olmaya başlaması zaman almaktadır. Bu nedenle doktorunuzun onayını almadan ilaç kullanımına son vermeyin.
Hiçbir zaman dozu arttırmayın veya tavsiye edilenden fazla almayın. Kalıcı yan etkiler fark ederseniz hemen doktorunuza başvurun.
Yeni bir tedaviye başlamadan önce doktorunuza aldığınız diğer ilaçları ve varsa rahatsızlıklarınızı belirtin.
Hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız yeni bir tedaviye başlamadan önce bu konuyu doktorunuza belirtin.
Migren ;Yarım baş ağrısı diye de bilinen ve soğuk bir terleme ile birlikte gelip, başın ve yüzün yarısını kaplayan özel bir baş ağrısıdır. Ağrılar bazen dayanılmayacak kadar şiddetli olur. Birkaç dakika sürebileceği gibi saatlerce hatta günlerce de devam edebilir. Başın yarısında zonklamalar, bulantı ve bazen kusma görülür. Kişinin gözünün önünde siyah benekler, bulanık lekeler uçuşur. Bazı kimseler, konuşmakta dahi zorluk çekerler, özellikle güneş ve ışıktan uzak dururlar.
Migrenin sebebi yıllarca tam olarak bilinmemekteydi ve tedavisi son derece zordu. Oysa yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki, birçok insanda migreni tetikleyen, yenilen gıdalardır. Çalışmalarda migren ataklarını arttıran gıdaların kişiden kişiye değiştiği ve herkes için aynı olmadığı görülmüştür.
Vücudun intolerans gösterdiği bu gıdaları beslenmelerinden çıkarmak, yapılan çalışmaya katılan hastaların %80´inde migrenin ataklarının geçmesine veya ciddi miktarda azalmasını sağlamıştır.
Migren immünolojik ( bağışık sistemi ile ) mekanizmalar ile yakından ilişkilidir. İmmünolojik reaksiyonlar; Ig E ( besini tükettikten sonra oluşan klasik besin allerjisi) veya Ig G ( besini tükettikten 2-120 saat içerisinde açığa çıkan besin allerjileri) dir. Yapılan çalışmalarda Ig E lerin migrende rolü görülmemiştir. Ig G mekanizmasının ise migrenle yakından ilişkili olduğu görülmüş, çalışmalarda migren hastalarının %90 nında besin intoleransı olduğu saptanmıştır. Besin intoleransında 2 ayrı mekanizma migren ataklarına sebep olmaktadır;
Sizin besin intoleransınız varsa ve bu besinleri sürekli tüketiyorsanız vücudunuz bu besinleri bir yabancı ajan, mikrop gibi algıladığı için sürekli bağışıklık sisteminizi çalıştıracaktır, bağışıklık sisteminin sürekli çalışması bağışıklık sistemi ile ilişkili olan migren ataklarına sebep olacaktır.
Besin intoleransları beyinden seratonin hormonunun salınımını azaltmaktadırlar, çalışmalarda migren hastalarında da seratonin hormonunun eksikliği gözlenmiştir. Eğer besin intoleransınız olduğunu bilmeden bu tür besinleri tüketirseniz beyinden seratoninin salgısının azalması da migren ataklarına sebep olacaktır.
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder